30 Kasım 2012 Cuma

FETİH 1453 HAKKINDA



Çok reklamı yapılan, çok ses getiren bu filme bir türlü gitme fırsatı bulamamıştım.

Tarih dersinde hoca bahsetmişti, ve  ''daha iyisi yapılana kadar en iyisi bu '' demişti film için.

Ben de geçenlerde izledim filmi, fakat çok ciddi bir hayal kırıklığına uğradım. Ve yaptığım birkaç acizane saptamamı siz gadasını aldıklarımla paylaşmak istedim.


Öncelikle,
''Resmi tarih tezi böyle'' triplerine girmemeniz için şunu söylemek istiyorum;

Resmi tarih tezi, resmi tarih yalanlarıdır. Çünkü o resmi tarih tezlerinde hala ikiz kulelere Usame Bin Ladin'in birkaç askerinin saldırı yaptığı, John F. Kennedy suikastini Lee Harvey Oswald adındaki garibanın tek başına yaptığı, İsmet İnönü'nün Malatyalı bir Türk olduğu, Amerika'nın Irak'a demokrasi götürdüğü veya Türkiye'deki darbelerin halkı ve laik devleti korumak adına yapıldığı yazar.


Fakat gerçek, yaşayanlardan ve yaşananlardan öğrenilir.

Whatever.
Let the game begin.


Filmin fragmanı gayet iyiydi ;


Sadece fragman bile 8 milyondan fazla izlenmiş. Ülkemizdeki en popüler şarkıların bile sadece 5 ila 8 milyon izlendiğini göz önüne alırsak, çok ciddi bir rakam.


Öncelikle oyuncu seçimlerinden bahsetmek istiyorum, genelinde pek mahsur olmamakla birlikte, özellikle Akşemseddin Hz.' lerini canladıran kişi, Akşemseddin'den çok Nasreddin Hoca'ya benzemiş. Oyuncu seçimlerinin önemi büyüktür bu gibi filmlerde, çünkü filmdeki karakteri canlandıran oyuncu, aklında çok farklı bir yerdeyse, o oyuncuyu o karaktere bir türlü oturtamazsın. Yani yıllarca Tecavüzcü Coşkun olarak bildiğimiz adamı alıp da Fatih rolüne koyarlarsa, adam fetih konuşması yaparken aklına bir önceki filmde kadına nasıl tecavüz ettiği gelir. Olmaz yani. Seyirci filme 1-0 geride başlar. Bu yüzden nispeten az ünlü olan, pek tanınmamış oyuncuları tercih etmek daha uygun olur.


Filmdeki Akşemseddin'e dönersek, bir kere her şeyden önce Akşemseddin Hz. kösedir. Yani filmde gösterildiği gibi tonton bi Nasreddin Hoca tasviriyle bağdaşmaz.


Tabi bundan çok daha önemli olan şudur ki, Akşemseddin Hazretleri savaşın başından sonuna kadar Fatih'in yanından ayrılmamıştır. Hatta Fatih'e fetih fikrini veren ve onu bu konuda cesaretlendiren, bizzat akıl hocası Akşemseddin'dir.


Yani filmde gösterildiği gibi savaşın son anlarında gelip  ''Fatih naber ya, duydum ki keratalık yapıyomuşsun, hadi bakıyım fetihe''  gibi bir olay söz konusu olmamakla birlikte, ziyadesiyle saçmadır, sapandır.


Sonra,
Filmi izleyen birkaç arkadaşımın da yorumunu aldım, ve baktım ki gerçekten sadece bende değil, herkeste aynı hissi canlandırmış.


Konu Fatih Sultan Mehmet ve kişiliğiydi.


Filmde Fatih Sultan Mehmet tam anlamıyla bir psikopatı canlandırıyor. Önündeki vezirlere ağzından salya sümük saçarak bağırıp çağıran, tokat atan, küfürler eden ve sadece şahsi ihtirasları ve egosu uğruna fütuhat yapan, son derece sıradan bir meyhane adamı gibi lanse edilmiş.


Yani bizim bildiğimiz, 8 dil bilen, çok yüksek İslam ve ilim eğitimi almış, onlarca dilden edebi eserler çeviren, İstanbul'a girdiğinde yaptığı ilk iş kütüphaneleri kontrol etmek olan, Avni mahlasıyla şiirler yazan, halkının,ümmetinin çıkarlarını kendi çıkarlarından önde tutan, fethettiği her karış toprağın insanlarına inanç ve amel özgürlüğü ve güvencesi veren, ''Biz toprakları değil, gönülleri fethetmeye gidiyoruz''  diyerek yola çıkan, halifelik daha Osmanlı'ya geçmemiş olmasına rağmen İslam bayrağını ellerinde tuttuğunu, devletini de Hz. Peygamber' in Medine'de kurduğu devletin devamı olarak gördüğünü (Devlet-i A-li Muhammediye) söyleyen, Avrupa tarafından Büyük Türk (Grand Turko) olarak anılan, bir çağı kapatıp bir çağı açan, fethettiği topraklardaki halklara gösterdiği hoşgörü sayesinde milyonlarca insanın Müslüman olmasına sebep olan Fatih Sultan Mehmet Han, meğer tam bir psikopatmış...


Fethin en arka planında kalan isim olmuş Fatih Sultan Mehmet. Tıpkı Akşemseddin gibi..


Yine filmde, surları yıkan o büyük topların tamamen Macar Urban'ın eseri olduğu anlatılmakta. Bu olay kesinlikle saçmalıktan ve sapanlıktan ibarettir. Zira Fatih Sultan Mehmet, şahi adı verilen büyük havan toplarının çizimlerini ve planlarını bizzat kendi elleriyle çizmiş, ve deneme atışlarını da yine bizzat kendi elleriyle yapmıştır.

o topların üzerinde bile İslam vardır
Filmde analatılan gibi,   ''Urban panpa, toplar sende tamam mı ona göre''   deyip, atının üstünden inmeyen bir Fatih söz konusu değildir.


Keza Fatih Sultan Mehmet, Rumeli Hisarı' nın çizimlerini kendisi yapmış ve hisarın yapımında bizzat bulunup, taş koyarak 5 ay gibi kısa bir süre içinde bitirilmesini sağlamıştır.

Rumeli Hisarı

Yani anlatmak istediğim şey şu ki ;  filmde, Fatih Sultan Mehmet inanılmaz bir şekilde ikinci, hatta üçüncü planda bırakılmış. Akşemseddin ile birlikte fetihin en büyük mimarı olan Fatih Sultan Mehmet geri planda bırakılarak, şahsına hücum edilmiş.


Aynı zamanda Sultan II. Murat'a da bok atmayı ihmal etmemişler. Filmde, Fatih'in anlattığına göre, Sultan II. Murat oğluna hiç babalık yapmamış, ona asla sarılmamış ve şefkat göstermemiş. Yani II. Murat ziyadesiyle gaddar bir adam gibi lanse edilmiş filmde.


Hastiriniz ordan please.

Sultan II. Murat 1444 yılında, Osmanlı için yeterli barışı sağladığını düşünmüş ve kalan hayatında kendisini ibadete vermek için tahttan inmiştir.

Bunu neden söyledim?

En basitinden bir örnek vermek için.


Koskoca bir devletin başında bulunan sultan, tahtını, geri kalan hayatını ibadet etmek için terk ediyor. Bu fedakarlıkta bulunmuş bir adamın son derece gaddar olması, hele de kendi çocuklarına karşı gaddar olması bana son derece abes gelmekte. Zira aile ile geçirilen güzel vakit, ibadettendir. Aile ile güzel vakit geçirmek hem sünnettir, hem de eşine, çoluğuna çocuğuna iyi davranıp, tebessüm etmek sevaptır.


Osmanlı padişahlarının çok küçük yaştan beri yüksek dini eğitim aldıklarını düşünürsek, Sultan II. Murat'ın bu gibi bir kişiliğe sahip olması mantıklı mıdır...?


Film adına bahsetmek istediğim en önemli konulardan bir tanesiydi bu, Fatih'in ve Sultan II. Murat' ın bu şekilde lanse edilmesi. Zira filmden sonra yorumlarını aldığım arkadaşlar da kafalarında bu türlü bir Fatih Sultan Mehmet ve II. Murat canlandığını söylediler.

Şimdi onlara kim  ''haksızsınız''  diyecek...



Diğer bir önemli husus da, Ulubatlı Hasan karakteri, fetihin önüne geçmiş. Tabii bir sinema filmi yapılıyor ve elbette bir kurgu olacak filmde, belgeselden ayırt edilebilir özellikleri de bulunması gerekir bu tür filmlerin. Örneğin Truva Savaşı'nı anlatan Truva filmi, hem olayı anlatmış, hem de çok güzel bir kurgu canlandırmıştı.


Fakat, Fetih 1453 filminin Ulubatlı Hasan'ı, neden Fatih Sultan Mehmet'in çok daha önüne geçen bir karakter olmuştur?


Şimdi  ''sen de her şeyi Fatih'e yüklüyon amağa ğoyum, her şeyi o mu yaptı!!''  diyen arkadaşlar olmuştur. O arkadaşlara cevabım şudur ;

Hobba gangham style.

  • Fetih fikri Akşemseddin ve Fatih Sultan Mehmet'e aittir,
  • Rumeli Hisarı fikri ve çizimleri Fatih Sultan Mehmet'e aittir,
  • Surları yıkacak büyüklükteki top yapımı fikri ve bu topların çizimleri Fatih Sultan Mehmet'e aittir,
  • Gemileri karadan yürütme fikri Fatih Sultan Mehmet'e aittir,
  • Askerlerin hücum edecekleri bölgelerinin harita çizimleri Fatih Sultan Mehmet'e aittir,
  • İlk dökülen topların yeterli olmaması üzerine,çizimlere yapılan eklemeler Fatih Sultan Mehmet'e aittir,
  • ''Rumeli'ye hisar yapma'' diyen Konstantin'e  ''kendi topraklarımda ne yapacağıma ben karar veririm'' cümlesi Fatih Sultan Mehmet'e aittir.

Demek istediğim,  ''fetih sadece Fatih'e aittir, tek başına etmiştir''  değil,  ''Fatih, fetihin kilit ismidir'' dir. Kemalistlerin yaptığı gibi her şeyi tek bir insana yüklemek, bizim gibi insanlar için o savaşlarda emek sarf eden, canını, kanını seve seve veren yiğitlere haksızlık etmek olarak görülür.


Peki Ulubatlı Hasan gibi bir karaktere reva görülen bu sahneler doğru mudur?


Filmin Ulubatlı Hasan hataları saymakla bitmez ama, ben acizane birkaç saptamamı yazacam ;

  • İstanbul'un fethinin ilk kayıtlarında Ulubatlı Hasan diye biri yoktur.
  • Yani böyle biri vardır, fakat ismi Ulubatlı Hasan olarak geçmez. Biz bu kişiye isim olarak Ulubatlı Hasan'ı uygun bulmuşuz. 
  • Ulubatlı Hasan olarak bildiğimiz bu zaat, filmde gösterildiği gibi Fatih'in hocalığını falan kesinlikle yapmamıştır.
  • Filmde Fatih'in akıl hocası gibi gösterilmesi tamamen bir saçmalıktır.
  • Ayrıca yüksek rütbeli de olsa bir askerin, padişaha bu denli yakın durması, sürekli yanında bulunması bir başka saçmalıktır.
  • Ulubatlı Hasan film boyunca, Truvalı Aşil misali sıfır kollu ve bağrı açık yelekle dolaşmıştır. Osmanlı halkında veya ordusunda hiç kimse kati suretle bu şekilde dolaşamaz.
  • Ulubatlı Hasan film boyunca başına en ufak bir serpuş takmamıştır. Fakat Osmanlı zamanında erkekler gece yatarken bile ''gece takkesi''  adı verilen takkeyi takar idiler. Ulubatlı Hasan'ın bu şekilde açık başla ordunun içinde yer alması, gezmesi dolaşması ve de en önemlisi padişahın önüne çıkması saçmalığın daniskasıdır. 
Aşil Abi - Ulubatlı Hasan(!)
  • (Başın açık şekilde padişahın önüne çıktığın an kelleni koltukta bulursun yani)
  • Ve en önemli, en küstahça hata şudur ki, Ulubatlı Hasan filmde evlilik dışı ilişki yani zina yapan biri olarak gösterilmiş milyonlara..

Günümüz gençleri bunu oldukça sıradan bulmuş veya kötü bir çağrışım yaptığını düşünmüyor olabilir, fakat bu, Osmanlı halkının da öyle düşündüğü anlamına gelmez. Bir Müslüman için bu sahne hiç de sempatik ve masum bir sahne değildir zira.


Bu hata masumca yapılmış veya art niyet barındırmayan bir hata değildir, olamaz. Bu hata,  ''siz Osmanlı'yı örnek alıyosunuz ama alın size örnek aldığınız adamlar böyle adamlardı''  demenin sinema halidir.


Psikopat ve ihtiras düşkünü bir padişah, fetih boyunca zina ile meşgul olmuş bir kahraman. Alın size Fetih 1453 şaheseri..


Ordunun içinde bir kadının bulunması saçmadır, hadi buna kurgu adına yapılmıştır dedik, fakat Ulubatlı'nın o kadınla zina etmesi de kurgu adına yapılmış masumane bir hata mıdır?


Arkadaşla konuşurken  ''lan bu Ulubatlı kadına çaktıktan sonra ne ara gitti gusül abdesti aldı, nerde aldı? Cenabet mi savaştı herif anasını satıyım ''  dedi.


Güldüm.
Çünkü haklıydı.

Acaba önceki gün zina yapan, savaşa da cenabet giren bir adam şehit olabilir miydi?


21. Yüzyılın çapkınlıklarını ve artık mazur görülen evlilik dışı her türlü cinsel ilişkileri, 15. yüzyıla uyarlamak, ve bunu büyük günahlardan sayan insanlara pay etmek ne kadar doğrudur peki?


Yani bizler, 21. yüzyılın şartlarını 15. yüzyıla uyarlıyoruz, tam tersini yapmamız gerekirken. 2012' de yaşayan insanların, 1453'teki olaylara monte edilmiş halinden fazlasını uyandırmadı film bende bu yüzden. 1453 yılındaki insanlar nasıl yaşarmış, nasıl konuşurmuş, nasıl giyinirmiş hiçbirini öğrenemedik yine.


Resmi tarih tezinin anlattığı, resmi tarih kitaplarından ileri giden hiçbir bilgi verildi mi filmde?

Okul kitaplarındaki fetihi, bir de sinema ekranında gördük sadece.


Filmde Osmanlı halkının hiçbir özelliği yoktu mesela. Sarıklı cübbeli adamlar, kapalı kadınlar, dernekler, tekkeler, dergahlar, Fatih'in hocaları...


Osmanlı estetiği adına tam bir hayal kırıklığıdır film.


Kesinlikle bir  ''fetih ruhu''  yoktur filmde. Tüm askerler isteksiz, paşalar isteksiz, kumandanlar isteksiz.. Sadece Fatih Sultan Mehmet'in kendi egosu için istediği bir fetih...


Tüm bir ordu isteksizce yaptıysa bu fethi, bu işte bir ruh olduğunu kim söyleyebilir?


Bu da yine tamamen saçmalıktan ibarettir, fetihi ve onun mimarlarını karalamaktır. Çünkü halk, orduyu ve padişahı dualarla göndermiştir. Fatih Sultan Mehmet, hadis-i şerifte müjdelenen kumandan, ordu da müjdelenen ordu sıfatına nail olabilmek için bu fetihi can-ı gönülden istemiş, arzulamıştır.



Çok dikkatimi çeken bir de skeç vardı filmde. Fatih ;


''Ben, benden önceki sultanlara benzemem. Ben Sultan Mehmet Han'ım.''  diyordu.


Bu nasıl bir konuşma tarzıdır?
Nasıl bir söyleme şeklidir?
Manen hakaretvari bir konuşmadır bu.

Neden?

Çünkü;

1. Padişahlar, kendinden önceki padişahlardan bahsederken kesinlikle  ''benden önceki sultanlar''  gibi bir ifade kullanmazlar. Bu saygısızlıktır.
''Cennet mekan atalarım''  ifadesini kullanırlar. Binlerce kaynakta mevcuttur.

2. Ondan önceki sultanlara neden benzememesi gerekmektedir, ben bunu çözemedim.

3. Ondan önceki sultanlar beceriksiz midir?

4. Ondan önceki sultanlar, yaraşır şekilde sultanlık yapamamışlar mıdır?

5. Fatih'in böyle bir ifade kullanması için gerekli olan ne sebep olabilir ; ondan önceki sultanların yeterince iyi olmadığı ve kendisini onlardan ayrı ve üstün gördüğü.

That's why, bu ifadenin elle tutulur bir tarafı yoktur.


Kimse kıvırmasın, bu ifadenin anlamı budur. Bu anlamı çıkarmak için Einstein olmaya da gerek yoktur. 2+2' nin sonucuyla bu ifadenin sonucu herkesçe malumdur.



Başka bir konuya geçelim.

Padişahın otağının yanı başında, askerler  ''bu ne biçim padişah, otağından çıktığı yok amağa ğoyum''  diye ayaklanabilirler mi sizce?

Şirin Baba mı bu anasını satayım.


Sultan Fatih gibi bir padişahın otağının yanı başında bu gibi isyan ve ayaklanma fikri saçmalıktan öteye gidemez.


Ayrıca Osmanlı kadınları hiçbir zaman, hiçbir suretle dekolteli bir elbise ile insan içine çıkmamıştır. Bu, şaka derecesinde yapılmış saçmalıklardan bir tanesidir. Bırakın dekolteyi, hiçbir kadının başı bile açık değildir. Tıpkı erkeklerin de asla başı açık olmaması gibi.


Fakat filmde bir tane kapalı kadın yok, ve alayı da dekolteli kadınlar. Sanarsın Fatih Paris'i ve modasını fethetmiş.

Yani neden günümüz modasını o döneme uyarlamak gibi bir saçmalığa girişirler anlaşılır gibi değildir.

Biz Gladiator'ü de izledik, Truva'yı da izledik, Cesur Yürek' i de izledik, fakat hiçbirinde sarıklı cübbeli adamlara rastlamadık di mi?


Çünkü adamların tarihinde bunlar yoktu.


Cesur Yürek'te erkeklerin etek giydiklerini gördük, Truva'da insanların uzun ve bol kıyafetler giydiklerini gördük, Gladiator'de Cesar'ın tek parça kıyafet giydiğini, kadınların koca koca elbiseler giydiklerini gördük. Fakat aynı şeyleri Fetih 1453'te gördük.
Yorum sizin..
Gerçek tarih
Film tarihi

Yazıyı bitirmeden mutlaka bahsetmem gereken bir şey var, bu Fetih 1453 filminin dizisi yapılmakta ;

1. http://magazin.milliyet.com.tr/fetih-1453-dizisinin-kanali-belli-oldu/magazin/magazindetay/27.06.2012/1559481/default.htm

2. http://www.haberturk.com/medya/haber/775290-fetih-1453-dizi-oluyor

3. http://www.haberturk.com/medya/haber/738828-yine-cok-konusulacak-video

4. http://www.teknokulis.com/Haberler/Guncel/2012/06/27/fetih-1453-dizisi-kesinlesti-569232946572


Nedense birden bire Osmanlı tarihine ilginç bir alaka uyandı. Bunca zaman reddettikleri, kendi tarihleri olarak görmedikleri bir devletin tarihine aniden uyanan bu alaka nedir acaba..?


Kesinlikle bilinmesi gereken şey şudur şahsi kanaatime göre; Muhteşem Yüzyıl'ın tarih danışmanı olan Erhan Afyoncu'nun youtube'dan birkaç videosunu izleyin, birkaç yazısını okuyun ve bu kişi hakkında bir görüş elde edin.


Bunun gibi adamlar bir gariptir, ellerine geçen her fırsatta Osmanlı padişahlarına küfrederler, fakat bu adamların dizisini yapmaktan da hiç çekinmezler. Size bir soru sorayım gadasını yaladıklarım, bu adamların yaptıkları diziler ne kadar tarafsızdır?


Bir kemalistin yaptığı Osmanlı dizisini izlemek, bu diziden bir şeyler beklemek, gerçekleri anlatmasını ummak saçmalıktır.

Tarihçi gibi geçinen heriflerin yaptığı Muhteşem Yüzyıl dizisinde, ben bile milyon tane hata buldum ve yine bulurum. Şunu unutmayalım, bu adamlar nefret ettikleri bir tarihin tarih dizisini ve filmlerini yapıyorlar. Bu da hataların ne kadar kasıtlı olduğunun açıklamasıdır sanırım.

Dileriz bu dizi de bir padişahımıza daha hakaret içeriği taşımaz.

Fatih ve Fetih hakkında gerçek bilgiye ulaşmak isteyen arkadaşlara şu videoyu tavsiye ederim ;


Güzel bir karikatürle bitirmek istiyorum canlar ;
Selametle...

10 Kasım 2012 Cumartesi

21 ARALIK 2012




Kısa bir yazı olacak hacı.

Birkaç hatırlatma yapıp, üzerine birkaç kelam edecem.



İnanması ne kadar güç de olsa, dünya siyasetine yön veren hanedanlık (Rockefeller) gerçekten de psikopat. Tabi bunun Rothschild' ı var, Morgan' ı var, var oğlu var.. Alayı da gavat bu ailelerin.

Baron Rothschild

Belki hatırlayanlarınız vardır, 11 Eylül 1990 yılında baba Bush, dünyaya ilk kez  ''New World Order  (Yeni Dünya Düzeni) '' ı  duyurmuştu ;



'' Çok uluslu bir çözüm'' den bahsedilmişti ilk defa.


 '' İnsanlığın evrensel değerlerine ulaşmak için, çok uluslu, tek bir yönetim şekli '' den bahsetmişti,


   ''ve bu yönetim şeklinin temellerini bugün atıyoruz''  demişti.

ve de böyle bir hareket çekmişti hehe 

11 Eylül 1990 yılında bu temeller için ilk büyük adım atılmıştı yani. Ve, ne tesadüftür bilinmez, tam 11 yıl sonra, 11 Eylül 2001' de  ''İkiz kuleler saldırısı''  olmuş ve bu kez oğul Bush, orta doğuya  ''haçlı seferi''  düzenleyeceklerini söylemişti ;


Daha kısa ;

11 Eylül 2001, Amerika' nın orta doğuya giriş biletiydi.


Amerika aradan daha 1 ay bile geçmeden Afganistan'a girmiş, ve halka özgürlük getireceğini söylemişti.

9/11 konuşması
madafaka
  '' Daha bir ay olmamış, ne ara orduyu hazırladınız, ne ara saldırı planı yaptınız, ne ara okyanus ötesine asker çıkarttınız, ne ara savaş stratejisi yaptınız lan gavatlar? ''   derler adama..


Savaşta binlerce insan ölmüş, milyonlarcası yaralanmış, yüzlerce kadına tecavüz edilmiş, ve milyarlarca savaş suçu işlenmişti.



Ve yine aradan 11 yıl geçti, geldik 2012' ye.

Ne tesadüftür yine bilinmez, bu seneye kadar hiç duymamamıza rağmen, televizyonlar  '' Maya takvimine göre 2012'de kıyamet kopacak ''  diye bas bas bağırmaya başladı.



Bu haberlerin tam 11 yıl sonrasına denk gelmesi hiç dikkatinizi çekmedi mi?

2012 ile ilgili psikolojik zemini çok iyi hazırladılar.

Filmlerle ;




Haberlerle ;




Kitaplarla ;



Hatta reklamlarla ;
ehe
Hatta ve hatta  ''Japonya Prensesi'' ile ;


(teyze gece baya içmiş ,uçuyo) 



Yani şu zamana kadar varlığından bile haberdar olmadığımız küçücük bir topluluk, birden bire  ''takvimleri bitiyor''  diye tüm dünya medyasının bir numaralı meşgalesi haline geldi lan. Üzerine filmler yapıldı, kitaplar yazıldı, programlar, belgeseller yapıldı. Ve hiç de azımsanmayacak büyük bir çoğunluk, medya ile gelen bu kıyamet propagandasına inandı. Hadi kızılderililerin kehaneti deseniz onu anlardım anasını satayım, en azından daha karizmatik bir toplum benim gözümde.

ilginçtir ki Mayalar'ın da bir piramiti var

Şuan aranızda gerçekten 2012' de kıyametin kopacağına inanan varsa, derhal gitsin kendi ağzına sıçsın. Beni uğraştırmayın anam.

Hani eğer 2012'de kıyamet koparsa, gelin benim ağzıma sıçın hacı. Valla sıçın bak. İstediğiniz her pozisyona da girecem, kıçınızı da ellerimle silecem anasını satayım, bu da içimden geldi hadi.


Herneyse. 

İşin kısası ciğersiz, yine küresel bir planın arifesindeyiz. Bu psikopatlar, planlarını bu sene içinde yapmalılar kendi hastalıklı inançlarına göre. Veya planları ve beklentileri dahilinde bir şey olmalı. Zira bu tarihler yıllar öncesinden belirlenmiştir, ritüellerinin bir parçasıdır.

İlk ikisi Bush' ların önderliğindeydi

Yalnız, 21 Aralık 2012 tarihinde benim dikkatimi çeken birkaç şey oldu. 

21 Aralık, kış gün dönümüdür.


Fakat bundan daha ilginç olanı şudur ; 

21 Aralık, Eski Mısır tanrısı Horus' un doğum günü kabul edilir. Horus, İsis adlı tanrıçadan, kış gün dönümüne denk gelen 21 Aralık'ta doğmuştur.

21 Aralık'ta günler uzamaya başlar, ve Horus da '' gün, güneş, ışık''  tanrısıdır. Yani onun doğumuyla ışık yükselir.


Şimdi, tüm bu 21 Aralık 2012 şamatalarının, Horus'un doğum gününe denk gelmesi acaba bir tesadüf müdür..?

Aklıma gelmişken, bugünün tarihi de bi ilginç lan ;  11.11.12 hehehe.



Bakalım bu tarihin olayı ne.. İlla yine bir ikiz kule saldırısı beklemeyin anasını satayım. Dünya'nın ve Güneş'in hareketleri ile alakalı bir şey olması da mümkün. Zira bu inançların temelinde bu tür şeyler var.

Gözünüzü açık tutun, beni de haberdar edin gadasını yaladıklarım.


Hadin ayık olun canlar. Birkaç yazı birden yazıyom, sabredin.