Cümleten selamın aleyküm.
Kaldığımız yerden devam edelim hacılar.
Tek başlık altında birden fazla konu olduğu için, elmalarla armutlar birbirine karışmasın deyü birkaç yazı halinde yazmayı daha doğru buldum.
Bugünkü dersimizin konusu; inançlar, kavramlar, inançlara göre yapılan faaliyetler ve verilmeye çalışılan mesajlar. Arkanıza yaslanın, çiçek olun, telefonlarınızı kapatın ve uçuşun tadını çıkarın.
Yahudileri, dolasıyla da bugünkü düzeni anlamayı istiyorsanız; tüm tarihlerine, Kur'an'da onların nasıl anlatıldığına, özellikle de Hz. Musa ve Hz. Süleyman dönemlerine bakmanız, bunları iyice araştırmanız lazım. Bilgisayarın karşısına geçip; yutuba ''illuminati, masonlar, yahudiler, şeytan, satan, lucifer'' yazmakla, ve oradan derlenmiş ergen bilgilerine dayanan yazıları okumakla bi cacık bilemez ve anlayamazsınız.
Son umudumuz Sabri, sen de mi olumm :((( |
Bu da elinize birkaç kitap almakla olur. Gidin bi kitapçıya, gözünüze kaliteli gelen veya daha önceden birinin tavsiye ettiği bir kitabı alıp okuyun. Her şey hakkında okuyun tabi; tarih, araştırma, bilim..
Ben birkaç sene evveline kadar sınavlarda bile soruyu okumaya üşenen, tamamen okumadan göz gezdirerek cevapları yazan, bi okuma veya anlatma ödevi olunca üzerine eşek yükü yüklendiğini düşünen bi adamdım, şimdi masamdaki kitapları gören ''hadi canım bunların hepsini okuyo olamazsın'' diyor.
Neyse, fazla uzatmayalım bu kısmı, yazıya gölge düşürmesin.
Yahudi Devleti demiştik..
Bu üçüncü yazıda, insanların bu fikre bakışlarının nasıl normalleştiğini konuşacaz.
Hani Algıyı Etkileme ve Fikir Dayatma yazılarında bahsettiğim olaylar var ya, hemen hemen aynı şeyler. Hepimizin her yerde karşısına çıkan ve yine her konu hakkında olduğumuz gibi, hakkında üstünkörü bilgilere sahip olduğumuz şeylerin teferruatını konuşacaz inşallahu Rahman.
O zaman set me free hacı.
Geçen yazıda Hz. Süleyman'dan bahsetmiştik biraz, yine O'nunla devam edecez.
Zaten Hz. Süleyman ve Hz. Musa'yı çözerseniz, hayatları, yaşadıkları ve yaptıkları hakkında yeterince bilgiye sahip olursanız, bugünkü ve dünkü olayları %99 anlarsınız.
Hz. Süleyman aleyhisselam için ''en farklı peygamber'' desek hata olmaz herhalde.
Zira Hz. Süleyman dünyaya hükmeden krallığı zamanında şeytanları ve cinleri emirleri altına almış ve onları çalıştırmıştır. Başka bir özelliği ise rüzgara hükmetmesidir.
Hz. Süleyman'ın yaptırdığı büyük mescidi hepimiz biliyoruz artık. Zira Mescid-i Aksa'yı yaptıran da Hz. Süleyman'dır. Bugün tapınak tepesi olarak bilinen yerin tamamını içine alan saray, kale ve mescid aynı yerdeydi. Tüm bu yapılar Hz. Süleyman tarafından ''şeytanlara'' yani cinlerin kötülerine; şeytan olanlarına yaptırılmıştır. Bunu da sahip olduğu yüzükle yapar. Hani şu ''Yüzüklerin Efendisi'' var ya, işte Hz. Süleyman'a öyle denirdi. O filmi dikkatli bakarak izlerseniz, konunun tamamıyla Hz. Süleyman ile alakalı olduğunu şıp diye anlarsınız.
Kur'an'da şöyle der ;
''Rab'binin izniyle cinlerden bir kısmı Süleyman'ın önünde çalışırlardı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona zelil ve perişan eden bir azap tattırırdık. O cinler Süleyman'a kaleler, saraylar, kalıplar, havuz büyüklüğünde çanak ve leğenler, sabit kazanlar gibi istediği şeyleri yaparlardı.'' Sebe, 12-13
''Süleyman için dalgıçlık yapan ve bundan başka birtakım işler de yapan cinleri emrine verdik..'' Enbiya,82
''Bina yapan, dalgıçlık yapan her şeytanı, zincirlerle bağlı olan başkalarını da Süleyman'ın hizmetine verdik.'' Sad, 37-38
Aynı ayetin bir başka meali ; '' Mimar olan ve dalgıçlık yapan her şeytanı..''
Bir başka meal ; ''Duvar ustası olan ve dalgıçlık yapan her şeytanı...''
Yani Hz. Süleyman'ın emrinde çalışan ve onun emriyle Kudüs'ü baştan aşağı imar eden cinler dalgıç ve mimar idiler. Duvar ustası idiler.
Duvar ustaları deyince aklımıza ne geliyor peki?
Bu tür adamlar.
Yani masonlar.
Zira masonlar kendilerini duvar ustaları olarak tanımlıyorlar bildiğiniz gibi.
Hatta kendilerine gönye ve pergeli de bayrak edinmişler.
Yani benim aklıma hep şu soru gelmiştir; ''Lan madem bunlar kendilerine neden duvar ustası diyolar? Duvar ustası iseler, neyin duvarı bu? Nereyi inşa ediyolar? Peki bütün bunları geçtim, babam böle pasta yapmayı nerden öğrendi olum, yoksa o da mı mason heheü''
Yani kendilerine mason diyen, süt içme çağındaki çocukların oynadıkları oyunlar gibi kendilerine aptal aptal ''çırak, kalfa, usta'' gibi isimler takan, elinin hamuru görünmesin diye eldiven, üstü de kirlenmesin diye önlük takmış gibi halleri olan bu adamlar, Kur'an'ın bize 1400 yıl öncesinden bahsettiği, bizim ise her şeyden olduğumuz gibi kendi dinimizin kitabından da gafil olduğumuz için hakkında tek kelime bilmediğimiz; fakat oradan buradan duyduğumuz kulaktan dolma şeylerle; ''ya işte ülkeyi bu masonlar yönetiyo be abi, dünyayı yönetiyo bu adamlar, ooo çok fena..'' diye yorumlar yaptığımız, fakat birazcık mantık ve tarih çerçevesinde yapılacak birkaç araştırmayla neyin ne olduğunu anlayabileceğimiz bir olay bu.
Yani kendilerine duvar ustaları diyen bu adamlar, bizlere bahsedilen ''duvar ustası olan cinler/şeytanlar''ın görevini devam ettiriyorlar. Yani kurulacak olan Yahudi Devleti için Süleyman Mabedini inşa etmek için çalışıyorlar. Onların yaptıkları şey aslında çok kolay; dünya üzerinde kendilerine direnen, karşı gelen hiçbir kimse, hiçbir sistem kalmaması için çalışmak.
Huntsville,Teksas |
Duvar ustaları bugün özbeöz bizim topraklarımız olan Kudüs'te bir Yahudi Devleti inşa ettiler mi, etmediler mi? Ve bugün Mescid-i Aksa'nın altını kazıyorlar mı, kazmıyorlar mı? O zaman bi kendine gel, bi silkelen hacı.
Duvar ustaları siyasal ve materyal kısmı hallederken, bir de olayın fikirsel bazda insana aşılanması gerekli tabi.
Fikir aşılamanın en iyi yolu da tabiki insanların en çok sahip oldukları, en çok maruz kaldıkları, en çok dinledikleri ve izledikleri, herkesin evinde en az bir tane var olan bir şey; televizyon.
Bunun devamı olarak da sinema tabi. Fakat sinema filmlerinin de birkaç yıl içerisinde televizyonda birçok kez gösterildiğini hesaba katarsak, olay yine televizyona indirgenmiş olur. Zaten Hollywood kelimesi bile insanı kıllandırmıyor mu hacı ?
-Kutsal tahta.
Büyücü ve sihirbazların insanları etkisi altına almak için kullandıkları şeye kutsal tahta derlerdi.
E bugünkü televizyon ve sinemanın bundan farkı ne?
Neyse.
İşin fikirsel kısmına hepimizi zaten yıllar önceden hazırlamaya başladılar.
''İnsanlığın son şehri Zion (Kudüs), hayatta kalınabilen tek yer Zion, Zion'un kurtuluşu'' gibi söylemlere pek yabancı değiliz herhalde.
Bu söylemlerin zirvesi olan Matrix'i ele alalım mesela.
Ben izleyeli epey olmasına rağmen, hala aklımda kalan ve dikkatimi çeken bazı yerleri var filmin.
Karakterler, isimler, sistemler..
Örneğin Neo ismi.
İsmin harflerini biraz değiştir, karşına ''one'' çıkıyor, zaten filmde de geçiyor bu.
Tabi bununla bitmiyor filmin mesajları.
Neo'nun sevgilisinin ismi ''Trinity'', anlamı ise ''teslis''. Yani Hristiyanlıktaki üçleme inancı.
şu yani |
Morpheus'un gemisinin adı Nebukadnezar'dır. Yani Altın Çağ'daki Yahudi devletini yıkan ve o çağı sona erdirip, Yahudileri süren Babil kralı.
Sonra başroldeki taifeyi ispiyonlayan adamın adı ; Cypher.
Anlamı da ''şifre''.
Rüyalar tanrısı Morpheus'a rüyayı tabir eden bir ''kahin'' var.
Ve bu kahinin korumasının adı da ; Seraph.
Seraph da en yüce meleklerden biri olarak kabul edilir.
Filmde Niobe adında bir karakter var, ve Niobe de bir Yunan mitoloji tanrıçasıdır.
Abel ve Cain adında iki koruma var, ki İngilizce bilenleriniz Abel ve Cain'in; ''Habil ve Kabil'' olduklarını bilir..
Hatta ve hatta Osiris isimli bir gemi bile var.
Zaten gemideki isimlere dikkat ettiyseniz, hepsi bilgisayarlarla alakalı şeyler;
Link, Mouse, Switch (bilgisayar donanımı), Cypher (şifre)...
Bunlar benim aklıma gelenler yalnızca.
Ve tabi son olarak ''Mimar''..
Tüm Matrix'i inşa eden kişi. Bu işin sonunda hata yaptığını kabul eden, bazı ''programların'' ona isyan ettiğini söyleyen, iyiyken kötü programlar olan, ve kurtarıcı tarafından sorgulanan bir mimar..
Bana şeyi hatırlattı hacı ; ''Evrenin ulu mimarı''
Hani sevgi kelebeği mason kardeşler kabul töreninde ''evrenin ulu mimarı adınaaa...'' falan diye konuya giriyorlar ya, hah işte onu.
Zaten bu heriflerin inancı tam olarak bu.
Evreni yaratan bir mimar var; yani tanrı.
Bu tanrı evreni yaratmıştır ve artık gerisine karışmaz; dünyanın yönetimini ''birilerine'' vermiştir.
Tıpkı bir mimarın binayı yaptıktan sonra işini bitirdiği ve gerisine karışmadığı gibi.
Geçtiğimiz yüzyılda insanların beyinlerine materyalizm diye zehir zerk edenler, insanlar bununla meşgul olurken ne kadar inandıkları sapıklık varsa hepsini gerçekleştirdiler. Zira bunları yapabilmenin tek yolu; insanların bunlara inanmamasını sağlamaktı.
Dünyaya bu fikri de bunun gibi milyon dolarlık gişe hasılatı yapmış, bolca reklam edilen filmlerle ve medya organlarıyla aşılıyorlar gördüğümüz gibi. Bizler bunlara o kadar alıştık ki, artık böyle bir fikir bize kesinlikle tuhaf veya gerçekleştirilemez gelmiyor, ''neden olmasın abi'' diye tepkiler vermeye başlıyoruz.
Yok ''ben öle şeylere inanmam ğüğö'' falan diyenler, elle tutulur bir kanıt olarak ortadoğu haritasını açsınlar. Gözlerine 1950'den bu yana etrafındaki ülkelere rağmen sürekli büyüyen bir devlet çarpacak, bildiniz mi o devlet kimdir uşaklar?
Bütün dünyanın gözü önünde füzeler yapıp, gövde gösterisi yaparak bunları medyaya servis ederek dünyaya ''aha bakın hepinizi bunlarla belleyecem anasını satayum ğuhaha'' diye pişkin pişkin mesajlar veren bir devlet var, ve sen hala bu tür şeylere inanmadığını söyleyebiliyor musun hacı?
Neyse, uzatmayalım.
İki yazı daha yazmayı ve öyle bitirmeyi düşünüyorum bu konuyu.
Dua edin demiştim bak, edin haa. Ağırlık var üstümde hacı cavcav.
Seviyorum sizi.
Saygı ve selam ile.