19 Ekim 2013 Cumartesi

SÜNNET VE HADİS MUCİZELERİ I


Selamın aleyküm.

Hadis ve sünnet hakkındaki iki ön yazıdan sonra, uzun süredir bahsetmek istediğim bir konu olan hadis ve sünnet mucizeleri hakkında bir yazı olacak bu.


Kur'an'ın mucizelerini biliyoruz. Peki zaten yeterince ihmal ettiğimiz sünnetlerin mucizelerini ne kadar biliyoruz? Veya 1400 yıl öncesinden Peygamber sav'in haber verdiği olayların nasıl gerçek oldukları hakkında ne kadar bilgiye sahibiz?

Değiliz.
Çünkü biz seküler bir yaşam sürüyoruz. Hayatımızdan sünneti çıkardığımız zaman, bize kalan şey seküler bir yaşamdır çünkü. Kur'an'ın bahsettiği iman esaslarına inanıyoruz, fakat hayatımıza ve pratiğe dökmediğimiz için ''yaşadığımız gibi inanmaya'' başlıyoruz. İnsan bulunduğu kabın şeklini alır çünkü.

Neyse.
Müslümanlar, ateistlere Kur'an'daki mucizeleri gösterip, ''bu mucizeleri göremiyor musunuz?'' diyor.
Benim gibi Müslümanlar da sünnetteki mucizeleri gösterip ''bu mucizeleri göremiyor musunuz?'' diyoruz.


Ateistler Kur'an'ı yok sayarken, Müslümanlar da sünneti yok saymakta çünkü.
Ateistler, Kur'an'ın kendisinden örnekler vererek, Kur'an'ı inkar ederlerken,
Müslümanlar da Kur'an'dan ve hadislerden örnek vererek sünneti inkar ediyor.


Öyleyse biz de aciz elimizden geldiğince sünnetin mucizelerinden bahsedelim.

Peygamber sav der ki ;

''Gerçek şu ki, her insanda 360 tane eklem bulunmaktadır. Kim bu eklem sayısı kadar Allah-u Ekber, Elhamdülillah, La ilahe İllallah der, Allah'tan bağışlanma diler, insanların yolu üzerinden taş diken veya kemik gibi şeyleri kaldırır, iyiliği emreder ve kötülükten men ederse, o günü kendisini cehennemden sakındırmış olarak geçirir.''  Müslim


Ve biz şimdi biliyoruz ki, insan vücudunda 360 eklem bulunmakta ;
1. Kafatası eklemleri ; 86
2. Gırtlak eklemleri ; 6
3. Göğüs kafesi eklemleri ; 66
4. Omurga ve pelvis eklemleri ; 76
5. Kol eklemleri ; 32.2=64
6. Bacak eklemleri ; 31.2=62
Toplam ; 360
Link

Bir başka mucize ise şu hadisi şeriftir ;

''Peygamber sav, ayakta su içmeyi men etti.'' Müslim
''Hiçbiriniz ayakta su içmesin. Ayakta su içenler midelerine verdikleri zararı bilselerdi, onu kusmak isterlerdi.'' Müslim


Bizler bugün biliyoruz ki, ayakta içilen su, direkt olarak onikiparmak bağırsağına gidiyor ve midenin gerçek su ihtiyacı karşılanamıyor. Fakat oturarak içilirse su midede birikir, asitle karışıp mikropları öldürür. LinkLinkLinkLinkLinkLink


Bir diğer mucize de, abdest ile olan hadisi şeriftedir. Resulullah sav şöyle buyurmuştur ;

''Sizden biriniz sinirlendiğinde, abdest alsın.''  Ebu Davud


Abdestin temizlenmek için olduğunu biliyoruz. Günde beş kez azalarımızı yıkadığımız için birçok hastalıktan korunuyor, aynı zamanda da cildimizi besliyoruz. Örneğin suyun yüze sıkça temas etmesinden dolayı, deri sıkılaşır ve canlı bir görünüme sahip olur. Bunun gibi birçok faydası vardır ama, onları birazdan konuşacağız inşallah.


Abdestin temizlik dışında bir faydası daha vardır.
Abdest alırken suyu temas ettirdiğimiz yerlerimiz, vücudumuzun ley hatlarıdır. Yani en önemli noktaları, enerji merkezleridir. Kişi sinirlendiğinde ise, vücudundaki ritmler değişir. İnsan vücudu statik yani durgun elektrik taşıdığı için, zamanla bu elektrik giderilmediği takdirde vücutta ağırlık, stres, sıkıntı gibi sonuçlar doğurur. İnsan sinirlendiğinde ise bu statik elektriğin boşaltılması ve vücudun deri ve kan dolaşımı hareketlerinin değişmesi gerekir. İşte abdest de tam da bu noktada işe yarar, insanı rahatlatır. LinkLinkLinkLinkLink


Peygamber sav'in abdest ile söylediği bu mucize hadisin yanında, yaptığımız açıklamaları destekleyici bir hadis daha vardır ;

''Öfke şeytandandır. Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateşi ise su söndürür. O halde öfkelendiğiniz zaman abdest alın.'' Ebu Davud


Bir diğer hadis ve sünnet mucizesi de sağ tarafa yatmak ile ilgilidir ;

''Sağ tarafınıza uzanıp yatın.''  Müslim
''Resulullah sav, sağ tarafına uzanıp yatardı.''  Buhari, Müslim, Ebu Davud


İnsan kalbi sol tarafta olduğu için, sağ tarafa yatıldığında organlar üst üste gelip fazla çalışmaktan ve yorulmaktan korunuyor. Sol tarafa yatıldığında organlar kalbin üzerine geldiğinden ve kalbin yeri darlaştığından, kalp kendisini daha fazla yoruyor ve bu durum kalbin zayıf düşmesine neden oluyor. Bu zayıflık da kalp yetmezliğine kadar gidebiliyor. Sağ tarafa yatmak ise hem uykuyu kolaylaştırıyor, hem de vücuda ve kalbe yardım ediyor. LinkLinkLinkLinkLink

1400 yıl geriden geliyosunuz be gülüm
Bir diğer mucize suyun nasıl içileceği hakkında ;

''Peygamber sav, suyu oturarak ve üç yudumda içerdi.''  Buhari
''Suyu üç nefeste için. İçmeden önce besmele çekin, içtikten sonra da elhamdülillah deyin.''  Tirmizi
''Üç nefeste içen kimse suya kanar. Susuzluğunu teskin etmiş olur.''  Müslim
''Üç nefeste içmek sağlık açısından daha yararlıdır.''  Müslim


Üç nefeste içilen su, ağızda daha fazla kaldığı için psikolojik olarak fazla su içtiğiniz hissini uyandırıyor. Ayrıca dil ve tükürük bezleri suyu daha iyi emiyor ve susuzluğun giderilmesini sağlıyor. Böylece antibakteriyel ve antioksidan tükürük oluşuyor ve mikropları öldürüp, ağız ve diş sağlığını koruyor. LinkLink


Tuvaleti oturarak yapmak sünnettir. Hadisler bize şöyle der ;

''Resulullah, Kur'an inmeye başladığından beri ayakta tuvalet yapmadı.''  Ebu Davud
''Resulullah sav, ayakta idrar yapmayı yasakladı.''  Tirmizi
''Şüphesiz ki ayakta abdest bozmak cefadandır.''  İbni Mace

Bilim ise şöyle der ;

''Ayakta idrar yapıldığında, idrarın bir bölümü mesanede kalıyor. Kalan idrar da birikip taş mesanede taş oluşturuyor; ayrıca mesanede iltihaplanma ve mesane kanseri gibi sonuçlar verebiliyor. İdrar yollarındaki iltihaplanmanın böbreklere yayılması da bir diğer sorun.''  LinkLink

Hatta bu durum temizlik açısından da tehlikeli olduğu için, İsveç'te ayakta işemeye yasak getirilmesi gündemde ; LinkLink

Peygamber sav, bir hadisinde şöyle der ;

''Abdest alırken, gözlerinize abdest suyundan içiriniz.''  Buhari

Bilim ise şöyle der ;

Körlüğe sebep olan trahom (göz enfeksiyonu), ülkemizde görülmese de dünyada yılda yaklaşık 9 milyon insanda ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz yıllarda Dünya Sağlık Örgütü ; ''Günde en az bir defa insanlara yüzlerini yıkamayı öğretsek, 9 milyon trahom hastası olmayacak'' diye bir rapor tuttu. Link, LinkLinkLinkLinkLinkLink


Bir diğer sünnet de yemeğe tuzla başlamaktır.

''Ya Ali! Yemeğe tuzla başla.''  Şir'atü'l İslam
''Yemeğe tuzla başlamak ve bitirmek yetmiş hastalığa şifadır.''  Riyadu'n Nasıhin


Yemeğe tuzla başlamak, sindirim sistemini uyarır. Uyarılan sistem, yenilen şeyleri çok daha kolay hazmeder. Yani yerken tıkanma, nefes almakta zorluk gibi şeyleri engeller. Gıdaların yeterince hazmedilmemesi çeşitli hastalıklar ve mide rahatsızlıkları oluşturabilir.
Ayrıca vücuttaki elektrolit dengesini korur ve tansiyonu sürekli dengede tutar. LinkLinkLinkLink


''Hamamdan çıkarken ayakları soğuk suyla yıkamak baş ağrısını giderir.''  Ebu Nuaym

Banyo yaparken vücut ısımıza göre sıcak suyla banyo yaptığımız için, vücudumuzdaki kan dolaşımı hızı değişir. Zaten bildiğiniz gibi sıcak suyla banyo yapmak insanı mayıştırır, kan dolaşımı yavaşlar, vücut yorgunluk hisseder. Soğuk havalarda soğuk su ile banyo yapamayacağımızdan, vücuda enerji yayan ayaklarımıza soğuk su dökerek vücudumuzun kan dolaşımını hızlandırırız. Soğuk su insanın hem kan dolaşımını, hem de metabolizmasını hızlandırır, böylece insan dinç olur. LinkLinkLink


Resulullah sav şöyle buyurdu ;

''Sıcak yemek yemekten sakının!''  Suyuti

''Sıcak yemekten de ne diye sakınalım şimdi?'' demiş olabilirsiniz. Ama ben de size ''alemlere rahmet peygamberi böyle dediyse, bir hikmeti mutlaka vardır'' derim. Sonra da şöyle devam ederim ;

''Yemekleri çok sıcak yemek, mide kanseri riskini 3.3 oranında artırıyor.'' LinkLinkLinkLinkLink


Bu konuya devam olarak başka bir hadis de şöyle ;

''Sıcak yemeğin üflenerek yenmesi uygun değildir.''  Zeynu'l Iraki
''Resulullah sav yiyeceği ve içeceği üflemez; kabın içine de solumazdı.''  İbni Mace

Yemeğe üflediğimizde, aldığımız ve vücudumuzda yaktığımız oksijeni, karbondioksit ve karbonmonoksit olarak yiyeceğe bırakıyoruz. Yani aslında yemeği kirletiyoruz, ve kendimizi zehirliyoruz. Link, LinkLink


Bu sünnet aslında üç şeyi birden içinde barındırıyor.

Birincisi ; Sıcak yemek üflenir, Resul sav de ''üflemeyin'' dediğine göre, ''sıcak yemeğin kendiliğinden soğumasını bekleyin'' demiştir.

İkincisi ; Sıcak yemeği direkt olarak üfleyip ağza götürmek, kişinin sabırsızlığına işarettir. İnsan yemek gibi vücudunun ve nefsinin ihtiyacı olan bir şeyde sabır göstermez, fakat Resulullah sav ''üflemeden kendiliğinden soğumasını bekleyin''  yani  ''sabredin, sabırlı olun'' demiştir.

Üçüncüsü ; Zaten biraz önce bahsettiğimiz ''sağlık'' meselesidir. Hem sağlık, hem de adap meselesi. Zira Kur'an'da açık şekilde ''temiz yiyeceklerden yiyin'' der, üfleyerek verdiğimiz karbon bazlı gazlar hem yemeği kirletir, hem de sağlımıza zarar verir.

Yani bir sünnette üç mucize birden.


Birçoğunuzun daha önce duymamış olması muhtemel bir hadise geçelim ;

''Sizden birinin yiyecek veya içeceğine sinek düştüğü zaman, onu iyice içine batırsın. Sonra çıkarıp atsın. Çünkü sineğin kanadının birinde zehir, diğerinde ise şifa vardır. Halbuki o, zehir taşıyan kanadını önce batırarak kendisini korumak ister, şifalı kanadını sonraya bırakır. İşte bu sebeple tamamını batırınız.''  Buhari, Ebu Davud, İbni Mace


İlk duyduğunuzda ''ıyk lan o ne öle'' demiş olabilirsiniz. Fakat bildiğiniz gibi yemeğe sinek düşmesi çok olağan bir şey. Ben de birkaç kez şahit oldum. Tabi bu hadiste ''sinek düşerse o yemeği mutlaka yiyin'' demek istemiyor. Resulullah sav zamanında kıtlık olduğu için, her kap yemek çok önemliydi haliyle. Bugün bile bir kap yemeğin içine değil sinek, böcek-örümcek hatta fare bile girse, o yemeği hiç çekinmeden yiyecek olan aç insan var dünyada.


''İşte eğer böyle bir durumda yemeğe sinek düşerse, o yemeğe zehirli kanadındaki zehri bırakır. Siz diğer kanadını da sokun ki, panzehiri de bıraksın ve yemeği yemenizde bir sakınca olmasın.''  manasındadır bu hadis.


Bilimsel açıklamasına gelirsek şayet, bu hadisin doğruluğu bizzat İngiltere ve Amerika'da kanıtlanmıştır. Harvard Üniversitesi bu konudaki araştırmasında aynı sonuca varmıştır. Link
LinkLinkLinkLinkLinkLink

Üzerinde durulması gereken bir diğer sünnet kesinlikle ''namaz''dır. Kur'an ''namaz kılın, namazı dosdoğru kılın'' der. Fakat namazın nasıl kılınacağı konusunda tek bir ayet olmadığı için, bizler bunu hadislerden yani Peygamber sav'in sünnetinden öğreniyoruz. Çünkü aksi halde namaz kılamayız. Herkes kendi kafasına göre namaz tarifi yapamaz.  Harici kafalı insanlar ''namaz aslında duadır, istediğin şekilde yaparsın, aklından geçirsen de olur, elini kaldırsan da..'' derler. Biz de onlara Peygamber sav'in ''Namazı ben nasıl kılıyorsam, siz de öyle kılın'' sözünü hatırlatır ve Peygamberin bu sünnetinin mucizelerinden bahsederim..


Namazdaki hareketlerin her biri mucizevidir. Zira bu hareketler esnasında vücudumuzdaki neredeyse her şey bir değişime uğrar. Öncelikle namazdaki tüm hareketler kalbin daha iyi çalışmasını ve kanın tüm vücuda ulaşmasını sağlar. Eğildiğimizde sırt ve karın kaslarımız hareketlenir.

Secde ise en güzelidir.
Yer çekiminden dolayı, vücudumuzdaki kanın en zor ulaştığı yer başımızdır. Secdeye vardığımızda ise vücuttan taze kan beynimize doğru akar. Bu ise hem yüz güzelliği sağlar, hem erken bunamayı önler, hem de hafızayı kuvvetlendirir ve beyni aktifleştirir. Namaz kılanların yüzünün bu kadar güzel olmasının sebebi hem abdest suyunun günde 5 kez yüze değmesi, hem de defalarca secde etmesindendir.
Bilimsel birçok kanıt için ; LinkLink, LinkLinkLinkLinkLinkLinkLinkLinkLinkLinkLinkLinkLinkLink ...


Tüm bu mucizelerden bihaber olanlar ya namazı Kur'an'dan anladıkları kadarıyla becerebileceklerine inanır ve hala sünneti reddeder, ya da komple namazı reddeder..


Peygamber sav'in üzerinde önemle durduğu bir mesele de misvaktır.

''Eğer müminlere zorluk vermeyecek olsaydım, her namazdan önce dişlerini misvaklamalarını emrederdim.''  Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Hanbel

''Misvak kullanın. Çünkü misvak hem ağzı temizler, hem de Rabbin rızasını kazandırır.''  İbni Mace

''Sizin ağızlarınız Kur'an yollarıdır. Onları misvakla temizleyiniz.''

''Misvak kullanarak kılınan namaz, misvaksız namazdan 70 kat üstündür.''  Hanbel

''Hz. Peygamber sav, sabah kalkar kalkmaz ilk iş dişlerini misvaklardı.''  Ebu Davud, Hanbel


Yani anladığımız kadarıyla misvak kullanmak bir sünnet.
Hem de önemli bir sünnet.

Misvakın faydaları şöyle ;

  • Ağız kokusunu giderir.
  • Diş çürümelerini önler.
  • Diş etlerini güçlendirir.
  • Diş kanamalarını önler.
  • Balgamı önler.
  • Ağız kuruluğunu önleyerek akıcı konuşmayı sağlar.
  • Sesi güzelleştirir.
  • Ağızdaki mikropları öldürür.
  • Bakteri oluşumunu engeller.
  • Gözlere faydası vardır.


Gibi bir sürü fayda daha.. LinkLinkLinkLinkLink,
Hatta bu konuda Peygamber sav der ki ;
''Cebrail bana misvakı o kadar emretti ki, bu konuda bir vahiy geleceğini ve farz kılınacağını zannettim.''


Gördüğümüz üzere Allah'ın Resulü sav'in yaptığı hiçbir amel beyhude değil. Bizler bugün sahip olduğumuz bilim ve teknolojiyle, 1400 yıl önce yapılmış amelleri tenkit edemiyoruz. Bilakis, bu amellerin ne derece doğru ve yararlı olduklarını anlıyoruz.


İşte Allah-u Teala'nın Kur'an'da emrettiği ''Peygamberi örnek alın, O ne yaparsa onu yapın, neyi yapmazsa ondan sakının, emrine riayet edin'' hükümlerinin hala ne derece yerinde ve geçerli olduğunu anlıyoruz. Kur'an'ın emirleri kıyamete kadar geçerliydi ya hani, işte tam da bu yüzden geçerli. Eğer bizlere çok açık bir şekilde ''O'na uyun!'' denilmişse, bizim görevimiz uymaktır.


Hadis ve sünnetlerin değiştirildiğine inanan arkadaşlara buradan selam yolluyor ve soruyorum ; ''Bu nasıl bir değişiklik ki hala mucizeler var içinde?'' Yoksa değiştiren adamların doğaüstü güçleri falan mı vardı acaba...?


Eğer Allah Teala bizlere ''Peygambere uyun!'' demişse, elbette ona uymamız için gereken şartları bizlere sağlayacaktır. Aksi takdirde bu ayetten bizleri muaf tutması gerekirdi, yüce adaleti gereği.
Fakat Kur'an'ın yanında, Peygamber sav'in hadisleri de bugüne kadar değişmeden, korunarak gelmeyi başarmıştır gördüğünüz gibi. Çünkü ''Allah'ın da bir planı vardır'', çünkü ''Allah dinini tamamlamıştır.'', çünkü ''Kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.''


Peygamberin sünnetleri hakkında daha bilmediğimiz çok şey var elbette.
Link, LinkLink,  LinkLinkLinkLinkLink


Bunun yanında bilmediğimiz ve duymadığımız çok güzel sünnetleri de..
LinkLinkLinkLinkLinkLink


Müslümanlar bunları gözlerini kapatarak reddetmek yerine biraz araştırsa, görecekler ki Kur'an'ı en güzel anlatan, en güzel açıklayan ve en güzel yaşatan şey, Peygamber sav'in sünnetidir. Kur'an'da da ''Biz seni bu kitabı açıklayıcı olarak gönderdik'' ve ''Sana Kur'an ve hikmet (sünnet) verdik'' dediği gibi yani.


Kur'an'ı anlamak ve sünnete uygun yaşamak dileğiyle..