29 Ekim 2013 Salı

MÜSLÜMAN OLMAK


Cümleten selamın aleyküm.

İslam'da sünnetin yerini ve önemini anlattığım beşinci ve son yazı olacak bu. Biraz da kısa olacak.
Gerek Kur'an'dan, gerekse günümüz biliminden ve tarihten verdiğim örneklerle sünnetin İslam'daki yerini anlatmaya çalıştım ilk dört yazıda.
Çıkan sonuç da şuydu ; Kur'an da, bilim de bizlere sünneti emrediyor.
Biz Müslümanlar için yalnızca Allah'ın emretmesi yeter elbette.


Fakat ben sünnet hakkındaki yazı dizisine başladığımda, bana gelen mesajlarda gördüm ki insanların bu konuda ciddi derecede sıkıntıları varmış. İlk dört yazı sonunda birçoğunun aklındaki soru işaretleri gittiğini gördüm. Bir nebze olsun yardımcı olabildiysem ne mutlu bana.


Bizleri sünnetten uzaklaştırıp, ''yalnız Kur'an'' dedirtmek, bir İngiliz projesiydi ve 200 yıl önce bu temelleri atmışlardı. Çünkü tüm dünyada tek tip insan modeline ancak Müslümanların diğer halklardan farklılıklarını gidererek ulaşabileceklerdi.


200 yıl önce attıkları tohumlar, 100 yıl önce yeşerdi keza.
Fakat ömrü ancak bu kadar sürebildi, zira İslam dünyası tekrar Kur'an ve sünnetin yoluna girmeye başladı. Bu da ''şuan orta doğuda neden bu kadar karışıklık var?'' sorusuna en güzel ve mantıklı cevaptır.


Bu son yazıda dünyanın İslam'a yönelmesiyle ilgili birkaç kelime edeceğim, bu da yazı serisini tamamlayacak. Malumunuz özellikle batıda, İslam'a inanılmaz bir alaka uyandı. Her şerde bir hayır vardır ya hani, işte 11 Eylül'den sonra hedef tahtasına oturtulan İslam, insanlar üzerinde tam tersi bir etki bıraktı ve batıyı İslam'ı araştırmaya itti.


İnsanlar da o güne kadar bilmedikleri veya yanlış bildikleri İslam'ın, doğrusunu öğrendiler. Ve gerek Avrupa'da, gerekse Amerika'da Müslüman nüfusu tarihte görülmemiş şekilde artış gösterdi. Ve büyüme bu hızla devam ederse birkaç yıl içerisinde batı ülkelerinin nüfuslarının yarısı, 10-20 sene içerisinde ise neredeyse tamamı Müslüman olacak.

Bu konudaki şu araştırma videosunu izleyin ; Link
Link

Bizler zaten bunun olacağını biliyorduk. Çünkü Allah Celle Celalühu bunları Resülu sav'e bildirmişti. Ve o da bizlere bildirdi ;

''Batı Roma tekbirlerle fethedilecek.''  Deylemi


Yani bir hadis daha gerçekleşmiş oluyor. Ben daha önce ''dünya iki kutba ayrılacak'' dediğimde, bunu  işkembeden sallayarak söylemedim elbette. Neyse, bu konu başka zaman inşallah.


Şimdi size Müslüman olmayı seçen Avrupalı ve Amerikalı birkaç kişinin videolarını vereceğim. İsterseniz şimdi, isterseniz sonra izlersiniz ; LinkLinkLinkLinkLinkLink


Amerika'da veya Avrupa'da yaşayan, ve sonradan Müslüman olmayı seçen bu insanlara dikkatlice bir baktınız mı?

Sayfamın üzerideki ''dikkatli bakıyor musun?'' sorusunu boşuna yazmadım.


Eğer dikkatli baktıysanız, sonradan Müslüman olan ve batı medeniyetinin merkezinde yaşayan bu insanların hepsi sünnete uygun yaşıyor.
Müslüman olduktan sonra ilk yaptıkları şey sakal bırakmak, kapanmak, takke takmak, cübbe giymek ve konuşurken ayet ve hadislerle konuşmak.


Yani Allah'ın hidayete, doğru yola ilettiği bu insanların hiçbirisi ''yalnız Kur'an'' demiyor. ''Hadisler uydurmadır'' demiyor. Sünneti reddetmiyor. Bilakis, tamamen sünnete göre yaşamaya çalışıyorlar.


Peki Allah-u Teala, çevresindekiler putlara taparken, paranın, zina ve uyuşturucunun kölesi olmuşken; iman nasip ettiği bu kullarını yanlış yola mı iletti? Batıda Müslüman olan milyonlarca insan şuan yanlış yolda mı? Onların hepsi sapıklık içindeler mi şuan?


Eğer gerçekten buna inanıyorsanız, inanç sisteminizde bazı eksik, tamamlanmamış ve yerine oturmayan noktalar var demektir.

Müslüman olan batılıların hayatlarında Kur'an ve sünnete nasıl yer verdiklerine örnek olarak şu iki videoyu izlemenizi tavsiye ediyorum ; LinkLink



İki Amerikalı kardeşimiz, hayatlarında sünnete dair yaşadıklarını anlatıyor.
İlk videodaki kardeşimizin şu sözü ilk dikkatinizi çeken şey olmalıydı ; ''Bu başımdaki takke bir semboldür.''

Yani Müslüman olduğunun sembolü.
Sokağa çıktığınızda kimin Hristiyan, kimin Yahudi, kimin ateist, kimin Hindu, kimin Müslüman olduğunu anlayabilen var mı bugün? Yolda yürüyen bir ateistle bir Müslümanın giyim tarzı baştan aşağı aynı değil mi günümüzde? İkisinden hangisinin ateist, hangisinin Müslüman olduğuna dair en ufak kanıt söz konusu değil. Çünkü bizler sünneti reddederek kendimizi seküler yani laik bir kimliğe büründürdük. Fakat Peygamber sav, tırnaklarını kesme sırasını bile müşriklere benzememek için farklı tutmuştur. Fakat şuan müşriklere uymak bizlere ''modernizm'' adı altında satılmakta.


Amerika'da Müslüman nüfus ciddi derecede artıyor ve bugün on milyona yakın Müslüman var. Ve biz biliyoruz ki bu nüfus artacak Allah'ın izniyle. Ve paralel olarak şunu bilmiş oluyoruz ; Amerika'da olsun, Avrupa'da olsun Müslüman kıyafetini giymiş Müslümanlar çoğalacak.
Sokaklar Takke, sarık, sakal, cübbe, başörtüsü kullanan insanlarla dolacak, keza şuan zaten olmakta olan bir şey gördüğünüz gibi. Yani biz Müslüman doğanlar kendi kıyafetlerimizi ''modernlik, çağdaşlık'' adına terk ederken, sonradan Müslüman olan batı dünyası Peygamberin sünneti olan bu kıyafetleri geri getirecek. Biz hala ''yalnız Kur'an, hadisler yalan, sünnete gerek yok'' diye duralım..



Şimdi bu milyonlarca sonradan Müslüman olmuş insan direkt olarak hayatını Hz. Muhammed sav'in hayatına göre şekillendirmeye çalışıyor, ama yanılıyor ; fakat günün modası olduğu için sünnete uyma cesaretini gösteremeyen veya hadis ve sünneti toptan reddeden sen İslam'ı doğru anlamış ve doğru yaşıyor oluyorsun öyle mi?


Bana bu insanların neden bu şekilde giyinip, neden sakal bıraktığını, neden takke taktığını ve sürekli Peygamber sav'in sünnetinden bahsettiğini açıklayabilir misiniz?


Sokakta yürüyen adama selam vermek istiyorum, fakat onun Müslüman olup olmadığını dahi anlayamıyorum; çünkü ateistten ve Hristiyandan hiçbir farkı yok.


Tabi işlerine gelince araştırmacı kimlikleriyle ''tek bir dünya devleti istiyolar abi ya, sadece dünya vatandaşı yapcaklar bizi''  der. Fakat tam da buna uygun hareket ettiğini söylediğinde ''cübbe yobazlıktır'' der. Amerika ve Avrupa'da yobazlık baya bi moda olmuş bu ara duyduğuma göre...



Müslüman olmak ; ''bu çağda herkes böyle giyiniyor, böyle yaşıyor'' diyerek sünnetten kaçmak ve Müslüman olduğunu insanların anlamasından korkmak değildir.

Bizler, Mekke'nin zenginlerine ve çağdaşlarına karşı, tek başına baş kaldırmış olan Mekkeli bir yetim'in ümmetiyiz.

Açıktan karnına taş bağlayan, buna rağmen yemek geldiğinde doymadan kalkan bir Mekkeli yetim'in ümmetiyiz.

''Ben, beni seven ümmetimi yanıma almadan cennete girmem!''  diyen Mekkeli bir yetimin ümmetiyiz.

Sen Müslüman olduğunu söylüyor, güya İslam'ı tamamen anladığını iddia edip ''sünnet, hadis yalan, yalnız Kuran'' dersen, bu İslam'ı seçen milyonlarca insanın aslında yanlış yolda olduğuna inanıyorsun demektir.


Kur'an'ı yalnız mealinden okuyup alim olamazsınız. Her şeyi anlayamazsınız. Mesajın inceliğinin farkına varamazsınız. Şimdi ben o ''yalnız Kur'an''cı arkadaşlara sorsam ki ; ''Müşrik ne demek?'' Durup düşünmeden cevap veremez. Hangi kelimeden türer, kökü nedir, neden aynı kökteki başka kelime değil de bu kelime kullanılmıştır, geçtiği ayetteki meali nedir.. Bunları bilmeden yalnız Türkçe Kur'an okursanız, tercümede hata yapılıp yapılmadığını anlamazsınız. Ve bambaşka bir tercümanın tercümesiyle karşılaştırdığınızda farklılıklar görürsünüz.


Unutmayın ki Kur'an, Peygamber sav'in vefatından sonra sahabeye emanet edildi. Ve aynı sahabe hem Kur'an'ı korudu, hem de Peygamber sav'in hadislerini (yani sözlerini ve sünnetini).

Yani sahabenin elinden bizlere ulaşan bir kaynağa inanıyor ama diğer kaynağa inanmıyor oluyorsunuz böylelikle. Ve işte burada da tezatlar ve ayrılıklar yaşanıyor.


Dilimize birileri tarafından takılmış olan ''Araplara benzemek, Araplaşmak'' gibi şeyler, bizleri aslında dinimizden soğutan yegane fitnelerdir. Adam twitter'ına yazmış ''Arapların yobazlığını İslam kabul etmem yıaa''. Müslüman gibi giyinmeye gelince ''Araplaşmak'' oluyor, fakat Fransız gavuru gibi takım elbise giyip, beyaz yakalı kodoman olmak Fransızlaşmak olmuyor; çağdaşlık oluyor.
Zaten Müslümanlara ne oluyorsa sizin gibiler yüzünden oluyor...


Dünya siyonizminin zirvesinde yani Amerika'da yaşayan Müslüman bir abimiz, biz sözde Müslümanlara tavsiyede bulunuyor. İşte aslında bu bile şuanki durumumuzu açıklamaya yeterli bence. Bizim yıllardır mensubu olduğumuz din, bizde hiçbir zaman bu gibi ilhamlar uyandırmadı ve bizleri bu gibi mesajlar vermeye itmedi.


Kur'an'da ''Allah da onların yerine yeni bir toplum getirir, onları Allah'ı sever; Allah da onları sever.'' der ya hani, bu ayetin defalarca olduğu gibi bir kez daha gerçekleştiğine şahit oluyoruz bugün. Yepyeni Müslümanlar, biz eskimiş Müslümanların yerine geliyor her gün. Bu da bizden sonraki neslin İslam'a çok daha yakışır olacağını gösteriyor işte. LinkLink


Bizler yalnızca Ramazan Müslümanı, Bayram Müslümanı, Cuma Müslümanı, benim kalbim temiz Müslümanı veya benim dedem hacı Müslümanı olduk. Batının tekbirlerle fethedileceği bu önümüzdeki zaman diliminde, bizlerin yerine ''hayatımın her anı İslam'' diyen insanlar gelecek.


''Yalnız Kur'an mı, sünnet mi, namaz var mı, miraç var mı, kadere iman var mı, Allah özgür iradeye karışır mı ; benim görüşüm doğru, bunca zamanlık alimler yanılıyor..'' gibi İslam üzerinde onlarca, yüzlerce anlaşmazlık yaşayan, herkesin kafasına göre yorumladığı bir toplum olarak bizler, İslam'ın hakkını veremedik. Ve bu yüzden Allah-u Teala, bizim gibi parçalara bölünmüş Müslümanların yerine; tertemiz, inancında samimi, Kur'an'ın ve Allah'ın Resulünün yolunda giden salih Müslümanlar getiriyor ve getirecek.


Allah bizim evlatlarımızı da onlardan eyler inşallah.


Müslüman olmanın gereği olarak sünnetin yerini anlattığım yazı dizisinin sonuna geldik.
Yayında ve yapımda emeği geçenlere teşekkür ediyor ve sizleri birazdan başlayacak olan ''Fatmagül'ün Suçu Ne Ki La'' adlı diziyle baş başa bırakıyorum.

Peace be with u.