25 Ağustos 2016 Perşembe

FIRAT KALKANI , CERABLUS OPERASYONU


Selamun aleyküm.

Aslında birkaç sene öncesinden, hatta belki ilk andan itibaren yapmamız gereken bazı sınır operasyonları vardı. Fakat, devletin başına geçip de ''hadi şunu şunu yapalım, şuraya girelim, şurdan çıkalım'' demekle maalesef bu peynir gemisi yürümüyor.

O şuan ''Şunu şunu yapmalıyızz, bu adamlar salak yaa, bunlar şuna destek oluyo, ben olsam şöle yapardımmm'' diyen ''uzaktan Einstein''lar var ya hani, o adamlar bırakın devletin başına getirmeyi bir baş öğretmenlik veya okul yönetimi teslim edilse ve uzaktan atıp tuttukları şeyleri yapmaları beklense ''ya işin içine girince hiç de öyle değilmiş yaa'' derler.

Biz burada, daha kendi boğazlarını bile düşman savaş gemilerine kapatamayan, o savaş gemileri bize sıkılmak, atılmak üzere bombalarla mermilerle dolu halde, o ''geçilmez'' dediğimiz Çanakkale Boğaz'ından geçerken, tırnaklarımızı yemekten başka bir şey yapamayan bir devlet sisteminden bahsediyoruz.

LinkLink
Rus gemileri, Amerikan gemileri, Fransa-Almanya gemileri iki haftada bir bizim boğazlarımızdan Akdeniz'e; Suriye'ye, Libya'ya, Mısır'a tonlarca mühimmat gönderiyor ve sen maalesef ki 100 yıl önce yaptığın sözde bağımsızlık özde sömürge anlaşmaları gereği, bu gemilere elini bile süremiyorsun. Farkındasın di mi?

Link
Neyse.

Şöyle bir yazı yazmıştım, hatırlarsınız. Suriye'nin kuzeyi, Türkiye'nin güneyi, şuan çatışmaların en çok olduğu yer çünkü stratejik olarak kesinlikle ve kesinlikle en önemli yer. Ve Sınır Ötesi isimli yazıda PYD'nin kantonlarını birleştirme ve güneyimizde bir toprak bütünlüğü sağlamaya çalıştığını konuşmuştuk. İşte şuanki tüm olaylar bununla alakalı.


Asıl savaş şuan bu kısımda yaşanıyor. Çünkü şu sarı kısımda gördüğünüz yerler PYD'ye ait. Yani bizim bildiğimiz dille PKK'nın Suriye'deki ismi. Aynısı yani. Cizire Kantonu, Kobani Kantonu ve Afrin Kantonu'nun tam ortasında ''Cerablus, Azez'' kısmı yer alıyor gördüğünüz gibi.


PYD, YPG ve PKK'nın bu savaşın en başından beri olan amacı da, bugünkü amacı da, Suriye'nin kuzeyindeki, Türkiye'nin güneyindeki bu bölgeleri kantonlar haline getirip bir toprak bütünlüğü sağlamak. Suriye'de çıkan savaşın sebebi de budur, şuan Irak'taki savaşın sebebi de. Hatta Irak'ın işgalinin sebebi bile budur. ''100 yıl önce belirlenen sınırların değiştirilmesi.''

Sınırların tekrar dizayn edilmeye başlandığı bu dönemde, tıpkı yüz yıl önce çok haklı sebepleri olduğuna inanan ve Osmanlı Devleti'ne baş kaldırıp, işgalci kuvvetlerin yanında yer alanlar olduğu gibi; aradan yüz yıl geçmesine rağmen hiçbir şey değişmedi ve bugün de ''bizim şöyle haklı sebeplerimiz'' var deyip, işgalci kuvvetlerin yanında saf alanlar var.

O gün Osmanlı'daki devlet düzenine karşı olanlar, bu muhalifliklerini devletin toprak bütünlüğünü ve birliğini korumasına engel olacak şekilde yapıyorlardı. Bugün de, ''Türkiye neden Suriye'ye giriyor !!!!!! Bizi savaşa sürüklüyorlarrr !!!! Biz barış istiyoruzzz !!! ABD'nin yanında savaşa giriyorlarrr !!! '' diye çığırtganlık yapıyorlar. Yani takvimler değişir, üzerindeki yapraklar değişir, ama yaprakların üzerinde yazan olaylar hiç değişmez. İnsan da, devlet de hep aynıdır.


En son geçen sene Kobani'yi almak için çok büyük numaralar çevirmişler ve sonunda da almışlardı. Hatırlayın, Selo Demirtaş ''Kobani'de çocuklar ölüyor, IŞİD orayı aldı ve Türkiye hiçbir şey yapmıyor'' diye bütün paralı köpeklerini sokağa dökmüştü ve o paralı, gözü dönmüş, salyalı köpekler ülkeyi birbirine katmış, her yeri yakıp yıkmış ve onlarca insanı öldürmüştü.

Maalesef, gerek devlet gerekse biz, bu oyunu göremedik ve IŞİD'in birkaç günlük sözde, göstermelik işgalinden sonra PYD oraya girmiş ve Kobani'yi ele geçirmişti. İşte tüm o gürültü patırtı, sözde IŞİD işgalleri falan tamamen bu yüzdendi.

Geçen hafta da PYD resmen ABD askerlerinin yanında Münbiç'e girdi.

E iyi de nasıl girdi? Peki Zeki Müren de onları gördü mü?


Münbiç bir süredir Daeş kontrolündeydi. Kobani olaylarının üzerinden yeterince zaman geçmişti ve bir sonraki operasyona geçilebilirdi. İşte yine ortaya atılan senaryo aynıydı anlayacağınız, önce IŞİD bir yere giriyor, hemen ardından HDP Türkiye'de ve dünyada bir gündem oluşturuyor ve onun hemen ardından da PYD, YPG güçleri ''IŞİD'le savaşıyor (!) '' ve bölgeyi IŞİD'den kurtarıyor (!) .
Ve böylece de PYD ve YPG, işgallerine meşruiyet kazandırmış oluyor.


Şimdi şu haritaya dikkatli bakın. PYD, Kobani'nin batı sınırındaki Münbiç'i de ele geçirmişti birkaç hafta öncesine kadar. O kantonların, yani sarı bölgelerin nasıl adım adım birleştirildiğini gördünüz di mi?

Münbiç, Fırat Nehrinin batısında kalıyor. Ve Münbiç'ten sonraki hedef de ''Cerablus'' anlayabileceğiniz üzere. Fırat Nehri, Kobani ve Cerablus-Münbiç'i birbirinden ayırıyor. Ve Fırat'ın doğu tarafı tamamıyla YPG'nin elinde. Ama doğu ile batıdaki YPG topraklarının arasında Cerablus, Azez bölgesi var.


YPG, Cerablus'a çıkarma yapmaya başladı bildiğiniz gibi. İşte bu yüzdendir ki, Türkiye'nin kendi toprak bütünlüğü için kesinlikle ve kesinlikle sınır ötesine operasyon yapması lazımdı. Çünkü sınırlarının dibinde, senin de içinde yıllardır silahlı bir örgüt barındıran YPG, baştan başa Irak'tan Akdeniz'e kadar bir toprak bütünlüğü sağlarsa, sence bir sonraki adımları neresi olur?

Sınır hattının ele geçirilmesiyle PKK-PYD güçleri tamamen birleşip, bu toprakları da bize karşı bir üs olarak kullanmazlar mı sence?


İç savaşın başlamasından bu yana, Daeş ile birlikte en çok toprak işgal eden yapı YPG. Fakat Daeş, hem Amerika'nın hem dünyanın bir numaralı terörist grubuyken, YPG bir terör örgütü olarak tanımlanmıyor ABD ve dünya tarafından. Yukarıdaki haritaya bakarsanız, YPG'nin üç yıl içerisinde ne kadar büyüdüğünü görebilirsiniz. Bir sonraki hedefleri de bu toprakları tamamen birleştirmek.

Tabii ki bir sonraki adım da, kendileriyle bağlantılı olan diğer bölgeleri birleştirmek.

Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunun da neredeyse bir fikir etrafında birleşip tamamen HDP'nin eline geçmesini, şuan sanırım daha iyi okuyabilirsiniz.


Şu kırımızı kısım da Irak Bölgesel Kürt yönetimi. Şimdi şu haritanın beyaz kısımlarını, PKK, PYD, YPG, ve HDP haritalarıyla birleştirin bakalım nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor...

İşte Fırat Kalkanı ve bunun ilk ayağı olan Cerablus operasyonu, bu yüzden bu kadar önemlidir ve gereklidir. Nato'nun beş senedir ''Işid'le savaşıyoruz, alamıyoruz'' dediği Cerablus'u 5 saatte aldık. Kendi sınırlarının güvenliğini, öyle eline çekirdek alıp, ''ay inşallah bize bişey yapmazlarrr'' diye oturarak izlersen, ''ya biz niye savaşıyoruz kieee'' diye etliye sütlüye karışmadan, dizini kırar oturursan, yakın gelecekte etin de gider elinden, sütün de.



Fırat Nehrinin sınır olduğu ve ötesine YPG'nin, PYD'nin geçemediği bu proje, daha aşağılara veya doğu batı yönünde devam etmeli ki, hiçbir zaman PYD-PKK toprak bütünlüğü sağlayamasın.


İşin manidar ve komik tarafı nedir aslında biliyor musun hacı, düne kadar ''AKP Kürdistan devleti kuracakkkk, BOP eş başkanı bu adaammm !!! '' diye kendilerine bir muhalif hayat sevdası, hayat amacı edinenler, bugün tuhaftır tek başına Kürdistan kurulmasına karşı çıkan bu devleti ''ne işimiz var Suriye'de, Amerika'nın oyunları hep bunlarr!!!!! '' diye eleştiriyor bu kez.

Yani bunları memnun etmek mümkün değil zaten, bunlar Osmanlı döneminden beri aynılar. ''İstemezüüükk'' tayfasıdır bunların adı.

Neyse.
Fırat Kalkanı Operasyonu işte bu sebeplerden ötürü çok önemlidir. 24 Ağustos 2016'da başlayan bu operasyonlar daha bir gün geçmeden sonuç verdi. Kesinlikle devamı gelmeli ve orada TSK'nın denetiminde bir güvenli bölge oluşturulmalı.


Ha bu arada tarih sevenleriniz var mı?


Tarih güzel şeydir, okuyun...

Selametle....