22 Temmuz 2014 Salı

FİLİSTİN



Cümleten selamın aleyküm.

Epey uzun bir zaman oldu farkındayım. Ben de yazmayı özlemişim.
Hayattan, her şeyden ve herkesten nefret eden bir insan olarak tekrar elime bilgisayarımı almam epey bi zor oldu. O yüzden yavaştan yazmaya başlamak en mantıklısı dedim. Yavaş yazıcam, durağan yazıcam, sakin yazıcam.


Müslümansanız eğer, Müslümanlık bilincinden birkaç kelime ile dem vuracam mesela.
Değilseniz sorun değil, siz de insansınız, elbet pay alırsınız.


Günlerdir şu bombalama haberlerini izliyorum. Filistin, Gazze bombalanıyor. Havadan gelen saldıraların yanı sıra bir de kara harekatı başladı malumunuz. Olayın ince teferruatını, oradaki direniş gruplarının kim olduklarını ve yapabileceklerini diğer yazılarda konuşuruz Allah'ın izniyle.


İki şeyden bahsetmek istiyorum bu yazıda.
Birincisi; Kendisine Müslüman diyen, kendisini böyle tanımlayan, hatta ve hatta beş vakit başını secdeden kaldırmayan münafık ruhlu ve kalpli iki yüzlüler. Tabi bunun yanında bir de iki ağacın ölümüne engel olmak için ülkeyi ayağa kaldıran, dünyaya ''katliam vıııaarr'' çağrısı yapan, kendilerini ''çevresever ve hümanist'' olarak tanımlayan fakat; ne Mısır!da, ne Suriye'de, ne de bugün Filistin'de haksızca, masumca ve şerefsizce yapılan ''insan katliamı''na zerre kadar sesini çıkarmayan, sözde çevreci ve insancı; özde ise paracı olan bu gavat döllerini konuşmak istiyorum.

İkincisi de; İsrail nasıl oluyor da Filistin'e saldırabiliyor. Bunu konuşmak istiyorum kısaca.

Hani biz Müslümanlar şu son yüzyılı saymazsak, son bin yılın süper gücüydük hatırlar mısınız?
400 sene Selçuklu, 600 sene Osmanlı bu dünyaya hükmetti.
Dünya üzerindeki her bir devlete, her bir olaya müdahale edebilirlerdi.
Cennetmekan Kanuni Sultan Süleyman bir mektupla, dönemin Avrupa'daki en büyük ittifak devleti olan Kutsal Roma Cermen İmparatoru Şarlken'e her bir dediğini tek tek yaptırması, yine yalnızca bir mektupla Fransa'ya dansı 100 yıl yasaklatması, Avrupa'nın ortalarına kadar girerken tek bir ama tek bir Avrupalının karşısına çıkmaya cesaret edememesi bunun en ufak, en basit ve en bilindik örnekleri.

Peki biz Müslümanlar nasıl oldu da dünyaya hükmederken bugün şamar oğlanına döndük?
Elimiz kolumuz nasıl bağlandı?
Nasıl bu kadar gamsız, dertsiz, tasasız gavatlar olduk?
Nasıl bu kadar şerefsiz olabildik?
Hiç kusura bakmayın, bu yazıyı okuyan güzel kardeşlerim, abilerim, ablalarım, öğretmenlerim, profosörlerim, kardeşlerimizin ırzına geçilir ve canları alınırken yeryüzündeki hiçbir Müslüman ''Ben şerefliyim''diyemez. Önce kabullenmekle başlayalım. Hepimiz şerefsiziz.


Bugün geldiğimiz, düştüğümüz durumun sebebi de bu zaten.
Bakın Müslümanlar hala namaz kılıyor, oruç tutuyor, Kur'an okuyor. Fakat bir şey kaybettiler;
Cihad şuurlarını.

Çünkü İslam tamamıyla cihad şuuru üzerine kuruludur. İslam'dan cihad şuurunu kaldırırsanız, geriye Hristiyanlık gibi içi bomboş bir din çıkar. Laik, seküler, etliye sütlüye karışmayan bir din. Yalnızca ibadet dini.
İslam yalnızca bir din değil, bir hayat tarzıdır. Bir yaşama biçimidir. Her anını belirler. Nasıl yaşayacağını, nasıl yemek yiyeceğini, nasıl oturacağını, anne babanla nasıl konuşacağını hatta nasıl tuvalete gideceğini belirler İslam. Bu yüzden İslam'a yalnızca namaz ve oruç gibi ibadet dini gözüyle bakanlar, yarın mezara girdiklerinde Müslüman olmadıkları sürpriziyle karşılaşabilirler.


Müslümanlar yavaş yavaş cihad şuurlarını yitirmeye başladılar. İnsanlar dünyayı sevmeye başladı.
 ''Nasılsanız öyle idare olunursunuz''
Halk bozulmaya başlarsa, otomatikman yukarısı da yani devlet de bozulmaya, güç kaybetmeye başlar.

Müslümanlar namaz kılmaya devam edip, oruç tutmaya devam edip yanıbaşlarındaki insanlara yapılan zulümlere ''ama ben ne yapabilirim ki?'' demeye başladıklarında, küffarın dünyaya hakimiyetinin işaret fişeği atılmış oldu. Tarihte her zaman Müminler ile kafirler arasında mücadele olmuştur. Bir Müminler galip gelmiş, bir de küffar galip gelmiş, hükmetmiştir. Ve bizler ne yazık ki küffarın hükmettiği bir dönemin insanlarıyız.


Sebebi de biziz. Çünkü sinir uçlarımız, beyinlerimiz ve kalplerimiz öyle bir uyuşmuş ki, üzerimizde canlı canlı ameliyat yapılmasına rağmen tepki veremiyoruz. Gözlerimiz görüyor, kulaklarımız duyuyor bu ameliyatı. Biliyoruz. Bedenimiz kesiliyor, biçiliyor. Fakat uyuştuğumuz için hiçbir şey yapamıyoruz. Ama çekilen acı arttıkça ve zaman geçtikçe Allah'ın izniyle narkozun etkisi de azalacak. Hakeza şuan azalmakta ve yakında bu ameliyata tepki verebilecek kadar kendimize geleceğiz.


Bakın kafirin işgal ettiği toprakta cuma namazı kılmanın bile caiz olmadığı söylenir, bu iş bu kadar ciddidir. Fakat biz kafirin işgalini bırakın kabullenmeyi, onu seviyor hatta koruyoruz. Şu boykot meselesi de var tabi.
Kimi gezi zekalılar der ki; ''Ya Yahudi mallarını boykot etmek istiyosanız çıplak durun, araba kullanmayın, deterjan kullanmayın falan filan folan fulan... Siz etseniz nolcak kiee, İsrail mi çökceek''


Bakın, bu gibi denyolara rastladığınız saniyede, hemen o an bacağınızı o gavatın ağzına sokun.
''Noluyo lan?'' derlerse, ''Tyler dedi lan gavat!'' dersiniz.

Eğer bir şeyi deviremiyorsanız, o şeyin büyümesine katkı sağlamayın.
''Madem benim boykot etmen ve ürünlerini almamamla batmayacak bu İsrail, o zaman ben de onlara destek olayım'' mantığı nedir lan?

İçme şu koka kolayı, alma en bilindik Yahudi ürünlerini, ölecen mi?
Yoksa seni elitlikten uzaklaştıracağı ve dünya markalarını terk edip kıçıkırık yerli mallarına tamah edeceğin için mi bu boykota karşısın? Tabi koka kola içmekle, BİM'den aldığın Le Cola içmek bir değil di mi.. Elinde koka kola varken sokaktan yürüyüşünle, Le Cola varkenki yürüyüşün aynı olmaz çünkü. ''Ama koka kolanın tadı bi başka yııaaa'' diyen kardeşim, senden bir bok olmaz zaten merak etme. Sen hayatın boyunca feys ve twitırda ''Kahrolsun kapitalizzmmm, Katil İsraiiillll, Nerdesiniz Müslümanlaaaarr'' gibi mesajlarla kendi kibrini ve nefsini tatmin ededur. Gel bi eylem yapalım o katil dediğin İsrail konsolosluğunun önünde dersin, ''ama o gün çok önemli bi işim var yııaa'' diye bir cevap gelir. Ama sosyal medyada hayatını yalnızca buna adamış William Wallace gibisin, o ne ayak o?

Ah be kardeşim.
Eylem yapma sorun değil, ama en azından iki yüzlü olma be. Dürüst, karakterli ol. İnsanlara göstermek istediğin yüzün, gerçekten olduğun kişiye ait olsun. İnsanlar için kendi kıçından bir yüz uydurma. Bu en azından seni biraz daha karakterli yapar. Ve biraz karakter sahibi olmak, birazını daha getirir, sonra birazını daha. Sonra bakmışsın hakaten karakterli biri olmuşsun.


İki yüzlülük ve kendini her şeyi biliyormuş addetme olayı ne yazık ki her yerde..
Bak ben iki senedir şu Suriye konusunda bu Esed'in ne bok olduğunu yazmaktan bıktım usandım.
Ama bazı gezi zekalılar, sırf bu ülkedeki iktidar bu Esed'e karşı olduğu için Esed bayrakları açtılar ve desteklediler, keza hala destekliyorlar. Onlara göre Esed, Amerika ve emperyalistlere karşı direnen bir halk kahramanı.. Sizin kahramanlık anlayışınız pörsümüş be anam..

İki senedir Amerika girecek de girecek anasını satayım. Eee, hani? Nerde?
Ben bu herif yalnızca bir planın parçası olarak oraya konuldu derken, heyecanlı gençlik ve embesil ergenlik ''Amerika Esed'i sevmiyo olooom, daha nasıl gonuşabiliyon la?'' diyordu bana. Dedim dedim inanmadınız noldu şimdi?

Bi de bu konu var.. Yakında o da..
Dört senedir Amerika girecek diye bekleyedurun siz.
Hamas'a ''sivillerin üzerine ateş açıyo'' diye de durun.
Mısır'a bu darbe neden yapıldı onu da anlamaya çalışmayın.
Darbeden hemen sonra İsrail'in Filistin'e savaş açmasını da anlamaya çalışmayın.
Şuan Mısır'ın başında ''Anayasamız Kur'an'dır. İsrail terörist bir devlettir, Filistin'e dokundurtmayız.'' diyen Muhammed Mursi ne olurdu onu da anlamaya çalışmayın.
Mursi olsaydı, sınır komşusu olan bölgedeki en önemli devletlerden biri Mısır'a rağmen bu savaşa cesaret edebilecek miydi İsrail onu hiç anlamaya çalışmayın.
''Sisi'yle Mursi arasında bi seçim yapılır mı be aynı ikisi de'' diyen geri zekalılarla beraber oturun kalkın siz.

Neyse.
İkinci bölüme gelirsek..
Hadi şöyle düşünelim;
Bugün İslam birliği var dünyada.
Tüm Müslüman ülkeler tek bir yönetim ve devlet başkanı altında birleşmiş.
Tek ve kocaman bir devlet.

Bu devletin bir toprağı olan Filistin'e saldırmaya kim cesaret edebilir?
Ya da hadi İsrail gibi bir itler topluluğu buna cesaret etti, buna yalnızca Filistin'de oturan birkaç Arap mı tepki verir, yoksa koskoca İslam devleti mi?


Sanırım İslam birliğinin neden parçalandığını ve halifeliğin neden kaldırıldığını şimdi daha iyi anladınız.
Böylece işgal etmek veya sömürmek istediğin toprağı, küçücük bir ülkeyi karşına alarak yaparsın. O ülke zaten ufak olduğu için de hiçbir bok yapamaz sana. Fakat o toprak parçası koca bir imparatorluğun, bir birliğin toprağı olursa, saldırmaya kimse cesaret edemez.

İşte hilafet dediğimiz şey, İslam Birliği, İslam Devleti dediğimiz şey bu yüzden önemlidir.
Allah cc. bu yüzden ''Bölünmeyin, parçalara ayrılmayın, yoksa gücünüz kaybolur'' der.
Ulus devlet saçmalığına ve milliyetçilik denilen bu ucube kisve altında ırkçılığa kendisini kaptırmış insanlar elbette bunu anlayamaz ve anlayamayacaktır da.


Müslüman kardeşim, seni muhatap alarak konuşuyorum şuan;
Senin tek ırkın ''Müslümanlık''
Sana garanti veriyor ve yemin ediyorum ki, bu hayata gönderilme amacın hangi ırktan olduğunu kafa tasına bakarak anlamak değil. Sana gideceğin yerde sorulacak soruların içinde ırka dayalı bir tane soru da yok. Peki bir Müslüman, Allah'ın huzurunda sorguya çekilirken asla sual olunmayacak şeyi hakeza dünyada da yalnızca ayrılık ve düşmanlık getiren bu şeyi nasıl bu kadar önemser?


Bugün size Türkçülük taslayan dallamaların yüzde sekseninin aslında Türk olmadığını da biliyorsunuzdur sanırım. Ben soyumu merak ettiğimden araştırdım, kimlere gidiyor soy kütüğüm diye, yedi göbek değil yetmiş yedi göbek Türküm anasını satayım. Fakat şunu bile yapmamış olan dallamaların, hatta ve hatta insanların içinde ''biz de Bulgar göçmeniyiz, biz Arnavut göçmeniyiz, biz Fransa göçmeniyiz'' diye övünen bir takım gavatlar, gelirler sana Türkçülük oynarlar. Ben bugüne kadar hiçbir insana tutup da ırkını sormadım, bana ne lan? Papua Yeni Gine'li olsan ne olacak olum bana ne?


Ayrıca insanlar arasında ''ırk'' kavramı diye bir şey olamaz ya.
Irk dediğin şey, seni diğerinden ayıran belirgin özelliklerdir.
İnsanlar arasında bu denli ırka dayalı belirgin özellik var mı?
Örneğin bir kedi ile köpek farklı iki ırktır.
İnek ile eşek farklı iki ırktır.
Kuş ile maymun farklı iki ırktır.
Birinin kanadı vardır, diğerinin dört bacağı vardır, diğeri kördür, diğerinin kırk ayağı vardır falan filan.

İngiliz ile Amerikalının arasında böyle bir fark var mı lan?
Veya Türkün dört kolu varken, Arabın üç kolu falan mı var?
Hayır.
Yalnızca bulundukları coğrafi bölgeler nedeniyle biri diğerinden daha esmer, çünkü her gün güneşin altında. Biri daha uzun çünkü sürekli balık yiyor, biri daha kısa çünkü sürekli pirinç yiyor.
Fakat Türk'ün de uzunu kısası var, sarışını esmeri var.
Peki o zaman ırk nedir?
Irk insanlarda değil, hayvanlarda olur.
İnsan ırkı ve hayvan ırkı iki farklı ırktır mesela.

Demem o ki, birlik olmamızın önünde duran her şeyi yenmemiz lazım.
Allah inananları kardeş kılmıştır.
Birlik olmamızı emretmiştir.
Yalnızca ibadet etmemiz gerektiği fikrini unutup, elimizden gelen her şekilde küffara karşı savaş vermeliyiz.

Boykot et.
Bir taş at.
Eylem yap.
Sokağa çık.
İnsanlara mesaj at.
Profil resmini değiştir.
Tepki ver.
Bağır.
Her şeyi değil, bir şeyleri değiştirmeye çalış.
İki şeyi değiştiremiyorsan, bir şeyi de değiştirmekten vazgeçme.


Allah'ın izniyle güç tekrar batıdan doğuya kayıyor.
Müslümanlar o kadar dayak yedi ki, artık yavaş yavaş ölmediklerini yalnızca tüm vücutlarının uyuştuğunu anlıyorlar. Ve inanın ki, kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.


Allah'ın izni ve yardımıyla bu uzun bir aradan sonraki giriş yazısı oldu.
Biraz elim alıştı yazmaya.
Yakında çok daha uzun ve çok daha derin yazılar gelicek Allah'ın izni ve sizlerin dualarıyla.


Selam ve dua ile..