26 Haziran 2013 Çarşamba

UEFA'NIN MEN KARARI HAKKINDA



Bildiğiniz gibi UEFA, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ı Avrupa kupalarından men etti.

Men etme olasılığı haberlerinin ilk çıktığı günlerde arkadaşlarıma şöyle dedim ;

''Bak görürsünüz ikisini de men edecekler.''

Daha takımlarımızın men edileceği kesinleşmemişken, bu olay ilk çıktığında aynen de bunları söyledim arkadaşlarıma. Çünkü bu çok aşikardı.


Arkadaşlarım ''ne alaka, nerden biliyosun olum?'' dediler.

Ben de onlara ''çünkü'' dedim,
''Amerika, Gezi olaylarını bahane ederek üstümüze gelmeye başladı. Avrupa, da Gezi olaylarını bahane ederek üstümüze gelmeye başladı. Avrupa Parlamentosu, üyesi olmadığımız halde bizi kınama kararı aldı. Başbakanlar yüklenmeye başladı.


İşte bu yüzden, vurabildikleri her alanda darbe vuracaklar bize. Bu ister ithalat, ihracat olsun, ister medya olsun, isterse futbol olsun, olimpiyat olsun.

Yani diyecekler ki ''bütün güç bizim elimizde. İstesen de, istemesen de her şey bizim elimizde. Biz ne istersek onu yaparız. Biz istemeden basit bir futbol maçına bile katılamazsın.''


Şimdi bazılarınız ''sen de abartma amağa ğoyum yaa'' falan diyecek, eminim. Büyük resmi göremeyen at gözlüklüler cirit attıkça, şu interneti sadece porno izlemek için kullananlar oldukça, biz kızı etkilemek uğruna ''ben çok koyu taraftarımdır ya, maçta kafayı yerim kırıp dökerim yani o derece :))'' diye olmadığı kılıklara giren iki yüzlü sümsükler oldukça, bu tür yorumlar daha çok gelir.


Ben, beş yazıdır söylüyorum ''her şeyi deneyecekler'' diye.
Ne tesadüftür ki, Canvas isimli örgüt ''irtibatta olduğumuz gruplarımız var, yakında eylemler başlayacak'' diyor. Ardından bir takım devrimci olduğunu söyleyen lapacı ergen ''Mayıs ayında çok büyük eylemler olacak, hazırlanın'' diyor.


Mehmet Ali Alabora, ''bir diktatörün halkın isyanlarıyla devrilmesi'' konulu bir tiyatro yapıyor.
Ülkede demokrasiye yıllarca darbe vurmuş olan ''darbeci generaller, askeri darbeler'' hakkında tek kelime haber yapmayacak kadar bu ülkedeki demokrasiyi önemsemeyen Amerikan medyası, Taksim'den 9 saatten fazla canlı yayın yapıyor.
Mehmet Ali Alabora ve Okan Bayülgen gibi eylemlerde kışkırtıcılık yapmış insancıklar, CNN'e röportaj veriyor.
Dört koldan ülkenin üzerine geliniyor.


Tüm bunlar yapılırken ''futbol başka babaa'' mı diyeceklerdi?
Orada dönen parayı bazılarının beyni bile almaz, o kadar söyleyeyim.


Bu adamlara bir telefon gelir, ''şunu şunu yap''  denir, ve ertesi gün o iş yapılır. Futbolla uğraşan insanların küresel sömürücülerden farklı olduğunu falan düşünmeyin. O kadar çok paranın olduğu her yerde yolsuzluklar, haksızlıklar ve sömürüler her zaman olur.


Ve bugün, aradan iki yıl geçmesine, şike olaylarının kapanmasına, Fenerbahçe'nin zaten 1 yıl men edilmesine, ve UEFA ile CAS'taki davayı geri çekme koşulu ile anlaşılmasına rağmen, ne tesadüfse tam da ülke küresel bir oyunun içindeyken, takımlarımızın Avrupa'dan men edilmesi, yalnızca vurulmuş bir diğer darbeden başka bir şey değildir.


Hala bu işin içinde küresel güçlerin olmadığını düşünenlere şunu sorarak bitireyim;
İsrail diye bir ülke var, bilirsiniz.
Bu ülke nerede?
Bilmeyenler için, buyurun harita ;


Daha yakından bakarsak ;


Gördüğünüz üzere İsrail denilen ülke ''Asya Kıt'ası''nda, Arap yarımadasında. Hatta bakın yanında Mısır, Ürdün ve Suriye var.
Peki tamamıyla Asya Kıt'asında bulunan İsrail, nasıl oluyor da Avrupa kupalarında oynayabiliyor?

Avrupa yakınlarında dahi toprağı olmayan bir ülke..?

hatta alın kıtalar haritası anasını satayım
Sonra Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Asya'nın yalnızca birkaç kilometre ötesindeyken, Avrupa ile uzaktan yakından alakası yokken ve hatta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, devlet olarak dahi tanınmazken nasıl oluyor da Avrupa kupalarında oynayabiliyor?

Önce kendinize bunların cevabını verin, sonra da bu işin içinde de birtakım ellerin olabileceğini düşünün.
Dünya petrol zenginlerinin neden sürekli futbola yatırım yaptıklarını düşünün.


Ve de kendinize iyi bakın ciğersizler.
Hadi selametle.