15 Şubat 2015 Pazar

HADİ TEPKİ GÖSTERELİM !


Dünyalar tatlısı genç bir kız kardeşimiz, bir o.ç. tarafından öldürüldü malumunuz. Bütün Türkiye bunu konuşuyor. Olay bulması gereken yankıyı buldu. Bu, tanık olduğumuz ilk tecavüz ve sonrasında öldürülme vakıası değil. Son da olmayacağına adım gibi eminim. Hatta adımı şaşırırım, unuturum, şüphelenirim; yalnız bu olayın ve benzerlerinin defalarca ve defalarca olacağından asla ve kat'ha şüphelenmem.

Bu can, giden ilk can da değil; son can da olmayacak. Bu can eziyet edilen, işkence edilen ilk can da değil; son can da olmayacak. Sebebini de kısaca konuşacaz aşağıda. Net ve kısa olacak, uzatmaya gerek yok.


Bundan önce ben, bu işe tepki gösterenlere biraz tepki göstermek istiyorum. Bütün Türkiye'de yürüyüşler düzenleniyor. Pankartlar, dövizler açılıyor, naralar atılıyor, sloganlar tekrarlanıyor. Hatta geçen gün Taksim'de bir grup kadın bu olayı protesto etmek için dans etti.


Evet evet dans ettiler. Kameraları karşılarına aldılar ve göbek attılar. Zulmen öldürülmüş gencecik bir kızın ölümünü protesto etmek ve ailesine destek olmak için dans ettiler. Helal olsun. Yani bundan iyisini ben bile düşünemezdim. Onlara reddedemeyecekleri bir teklifim olacak; tanıdıklarından biri her öldüğünde cenazesine gitsinler ve göbek atsınlar. Dans etsinler. 10 Kasım'da atalarını anmak için de dans etsinler. Soma'da maden kazasında kaybettiğimiz canlar için de dans etsinler.

tabi ya, bizim neden aklımıza gelmedi ki.. tecavüzcülerin korkulu rüyası; dans...!

Ulan bir ölümün ardından dans etmek ne demektir lan!
Siz nasıl bir kafadan bacaklı terliksi hayvansınız olum?
Beyinsizler sürüsü.


Bakın çok açık konuşayım, bu suçu işleyen şerefsizlerden daha suçlu olanlar varsa onlar da bu tür insanlardır. Çünkü yapmaları gereken milyonlarca şey varken, bu aptallar sokaklara çıkıp kıçlarını yırtarak bir şeyleri değiştirebileceklerini sanırlar.


Herkes sokağa döküldü bu olay için. Peki bana şunu söyleyin, bunun amacı ne? Bunun faydası ne? Bu yaptığınız şey, bu şerefsizleri korkutacak falan mı diye düşünüyorsunuz? Yani bu herifler; ''hiiiiyyyyyy!!! Lan kadınlar sokağa çıkmış kadın hakları için protesto yapıyooo!!! Şimdi yandık!!! Bundan sonra tecavüzleri, tacizleri ve insan öldürmeyi bırakıyoruz, bu pankartlarla protestolarla asla baş edemeyiizzz!!!'' mi diyecekler?


Eğer gerçekten bu olayların bir daha yaşanmamasını yürekten istiyorsanız, şuan içinde bulunduğumuz rejimi de, onun lanet yasalarını da değiştirmek için hemen bir referanduma gideceksiniz kardeşim. Siz istediğiniz kadar sokaklarda bağırın çağırın, hatta sokaklarda meydanlarda yatın, zerre kadar bir şey değişmeyecek. Zerre kadar hem de.


Doksan yıldır ''Kahrolsun şeriat!!!'' diye bağıranlar, şimdi şeriatın hükümlerine muhtaç hale geldiler. Şöyle anlatayım meramımı; 1400 yıllık İslam şeriatı boyunca bana bir tane, çok değil yalnızca bir tane bu olayın benzerini gösterin. 600 yıllık Osmanlı tarihinde toplamda 5-10 tane hırsızlıktan el kesme vakıası var. Böyle bir olayın yakınından geçen bir olay dahi yok.


Bu yeni devlet ise 90 senedir ülkeyi laiklik denilen Avrupa çakması yasalarla yönetiyor. Devlet işlerine dini kati suretle karıştırmıyor. Laikliği kendilerine din yapmış olanlar, ''laiklik olmazsa yaşayamayız'' diyenler,  90 senelik laik düzende bana bu olayın milyondan fazla olup olmadığını söyleyin hadi. Cevap verin buna.


Şuan mevcut düzen laiklik ve kadın istismarı, taciz ve tecavüzü neredeyse tavan yapmış durumda, hırsızlığa uğramamış neredeyse bir tane ev veya kişi bile kalmadı ülkede, adam kayırma, rüşvet, yolsuzluk ve daha ne ararsan gırla gidiyor. Bu düzen, bu rejim bize mi özgürlük getirdi; yoksa bu kan emici iki ayaklı şeytanlara mı? Tacizcilere, tecavüzcülere mi? Hırsızlara mı?


Ulan millet hırsızlardan korunmak için kapılarını neredeyse saray kapısı kadar güvenilir hale getiriyorlar, milyarlarca lira veriyorlar yalnızca bir kapıya. Ve bunun yanında da güvenlik sistemlerine. Kamera olmayan, güvenlik sistemi olmayan bir dükkan kaldı mı?


Geceleri, akşamları annelerini, kız kardeşlerini, eşlerini bakkala göndermekten korkmayan kaldı mı peki? ''Hırlısı var, hırsızı var'' lafı her birimizin ağzına adeta bir şiar oldu mu, olmadı mı? Ana haberleri her açtığımızda mutlaka ve mutlaka, istisnasız bir veya birden fazla soygun, gasp ve dolandırıcılık haberi görüyor muyuz, görmüyor muyuz?


Peki bütün bunlar olurken mevcut rejim laiklik mi, şeriat mı?
Her şeyde olduğu gibi Avrupa'dan yan sanayi olarak getirilen bu laik düzen de, bir insan yapımı olduğu için elbette lağımdaki dışkı kadar pistir. Çünkü bu düzen hırsızı, gaspçıyı, soyguncuyu, tacizciyi ve tecavüzcüyü korur.


Şeriat kısas der. Yani birisi, haksız yere birini öldürürse onun öldürülmesine hükmeder. Hele ki bu şekilde bir zulüm varsa işin içinde, bunu halkın içinde ibreti alem olsun diye göstererek yapar. Biri hırsızlık yaparsa elini keser. Ve bugünün kokuşmuş, örümcekli kafaları, yobazları, gericileri de ''insan hakları'' diye kıçlarını yırtarak insanlara bu tür cezalar vermenin insan hakları ve özgürlükler tanımına uymadığını savunur. Yani kısasa ve el kesmeye insan haklarını koruma adına karşı çıkar; fakat buna karşı çıktığında milyarlarca insanın ölümüne, darp ve gasp edilmesine, taciz ve tecavüz edilmesine davetiye çıkarır.


Çünkü yasalar ve cezalar artık suçluları caydırmıyordur. Herkeste en fazla; ''girer, paşa paşa yatarım'' mantığı ve düşüncesi vardır. Çünkü hapse girerse, hapiste sıcak bir yatağı, sıcak yemeği, çayı, her türlü spor aleti ve sosyal faaliyet imkanı, sazlı sözlü ortamlar, hatta birçok evde bile olmayan Lig Tv ve maç izleme imkanı vardır. Yani devlet, bu suçluları besler. Birçoğu dışarı çıktığında sokakta kalacaktır zaten. Bu yüzden suç işlemekten asla çekinmez, çünkü işledikten sonra gideceği yer asla çekinilecek bir yer değildir.


Lakin hırsızlık yapanın elini keserseniz; o hırsız elini kaybetmek pahasına hırsızlık yapmayacaktır. 600 senede 5-10 tane vakıa olmuştur Osmanlı'da, unutmayın. Şimdi ise her 5-10 saniyede 6 milyondan fazla hırsızlık vakıası yaşanmakta. Çünkü cezalar caydırıcı olmadığı için, bu gözü dönmüş heriflerin korkusu yok.


Tecavüz edeni hadım ederseniz, o adam cinsel organını kaybetme pahasına bunu yapmayacaktır. İnsan öldüreni öldürürseniz, yani kısas uygularsanız; bu da yine insan cinayetlerini azaltacaktır. Çünkü bu cezalar caydırıcıdır. Fakat sen kalkar ve insan hakları ve özgürlükler adına bu caydırıcı cezaları kaldırırsan; milyarlarca suçsuz ve mağdur insanın insanlık haklarını ve özgürlüklerini ellerinden alırsın.


Suçluyu koruyan bir rejim öylesine içinde çürür ki, halk suçlulardan öylesine çeker ki; insanlar bu rejimin değişmesini, yasaların değişmesini kendileri ister, istemek zorunda kalır. Hatta yalvarırlar.


Sen Müslümanım diyor ve Allah'ın hükümlerine karşı çıkıyor, Kur'an hükümleri yerine insan hükümlerini tercih ediyorsan; Allah da seni, kendi yasalarına böyle muhtaç bırakır işte. İşte size beşeri yasalar ve ilahi yasalar. Karşılaştırın. Hangisi insanlık için daha iyi kendiniz karar verin. Hangisi zamanında insanlık huzur, mutluluk ve güven içinde yaşamış kendiniz karar verin. 90 yıllık cumhuriyet ve 600 yıllık Osmanlı'da suç oranlarını araştırın ve karşılaştırın. 600 yıl, hem de Edirne ile Kars arasına sıkışmış kalmış ufak bir devletçik değil; dört kıt'aya, yedi denize hükmetmiş bir imparatorluğun suç oranları, 90 yıllık laik cumhuriyetin suç oranlarının yüzde biri kadardır.


Ama işe bakın ki bir tanesi; ''Kahrolsun Osmanlı, Kahrolsun şeriat'' diye anılırken, diğeri ''Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın laiklik'' diye anılır.



Güzel bir kapak yapmış arkadaş.
Bu Yılmaz Özdil denilen adam sözcü gazetesinin bir yazarı. Kemalist. aydın, modernist, elitist, çağdaş, ilerici, bilici, laik, demokratik, özgürlükçü ve daha bunun gibi bir sürü kokuşmuş, ucube ve mide bulandırıcı bir lağımdan, bir tuvalet deliğinden farksız sıfatlara sahip bir insansı varlık. Yalnız tüm bunların yaşanırken mevcut rejimin laiklik, yani kendi savundukları rejim olduğunu unutmuş olsa gerek. Hala bizi kendisine esir alan devrim yasaları ve laiklik ile yönetiliyoruz, unutmuş olsa gerek zavallı.

Bir de bu kemalist ve elitist örümcekli kafanın desteklediği fikirler ve eylemlere bir göz atarsanız;


Böle bu tür şeyler görürsünüz.


Yani bir yandan porno konusunda kendi kokuşmuş ve sığ beyniyle bir eleştiri getirirken, diğer yandan da kendi içinde bulunduğu insanların porno hakkını destekleyen insanlardır bunlar.


Sen önce insanoğlunun en doğal içgüdüsü, dürtüsü, güdüsü olan ahlakı ve dolayısıyla toplum ahlakını elinden almak için her boku yap, savun; ondan sonra en temel dürtüsü elinden alınan insanların kendilerini kontrolsüz hayvandan farksız hale getirdiklerinde yaptıklarına sokaklarda eylem yap, dans et.


Çık sokaklarda pornoyu, cinselliği savun, kürtaja karşı çık, üstüne üstlük ''inadına mini etek, inadına dekolte, inadına kızlı erkekli'' diye kıçını yırt, ondan sonra yok efendim bunlar nasıl insanlar, bu cesareti nereden alıyorlar diye Ufo gören masum köylüyü oyna.

Bu pankartı Suphi adında bir minibüs şoförüne de göstermeni rica ediyorum.

Önce çıkardığın yasalarla suçluyu koru, sonra koruduğun bu suçlulara bir de toplum ahlakını yok ederek suç kapısı aç, suça yatkınlık ortaya çıkar; daha sonra da bu suçlar işlendi diye üzülmüş ayağına yat. Sen dünyanın en geri ve gezi zekalı insanısın arkadaşım. Gezide para babalarından aldığın taze 200 liraları cukkala, kapitalizmin göbek adı olan bankacıların sana verdiği görevi tıpış tıpış yap, ondan sonra da kapitalizme karşı direniyorum de.. Önce suçluyu koru, sonra ona bir suç imkanı yarat, sonra da ''şiddete karşıyız'' de..



Bu kokuşmuş ve ucube düzen o kadar derinden sarsılıyor ki her geçen gün, öylesine çatırdıyor ki; yıkılması an meselesi. Ve insanlar, daha kendilerine yaşama özgürlüğü bile vermeyen bu düzeni kendileri yıkacaklar.


''Ahlaksız batılının dinsiz görüşlerinden oluşan sekülerizm, yani laiklik artık ölmüştür. Belki vahşiler ve tecavüzcülerin yaşadığı kokuşmuş ülkeler için uygun olmuş olabilir, ama gelişmekte olan modern bir Müslüman ülke için değil. Laikliğe ihtiyaç duyan bir yönetici batının bu topraklardaki paralı askeri yani bir haindir. Hiçbir hain ise yönetici olmamalıdır.'' tyler