17 Aralık 2014 Çarşamba

DİRİLİŞ ''ERTUĞRUL''


Öncelikle bugüne kadar yaptığım bir yazım hatasını düzelterek başlamak istiyorum. ''Allah'ın selamı üzerine olsun'' manasında verilen selamın yazılışı ''Selamın Aleyküm'' değil; ''Selamu Aleyküm'' imiş. Hatta en doğrusu da ''Esselamu Aleyküm''dür aslında. Namazlarda selam verirken de böyle söyleriz zaten malumunuz olduğu üzere.

O zaman cümleten esselamu aleyküm canlar.


Biraz önce ikinci bölümünü izledim Diriliş Ertuğrul dizisinin. Muhteşem Yüzyıl faciasından sonra, nasıl bir dizi olacağını merak etmiştim açıkçası. Lakin şüphelerim o kadar da büyük boyutlarda değildi, çünkü diziyi yapan kanal Star değil; Trt idi.


Birinci bölümün tamamını izleyememiştim ama netten bazı sahnelerine göz atmıştım. Ama baştan sona izlediğim bu ikinci bölüm ve birinci bölüm özeti hakkında şunu söyleyebilirim; kesinlikle çok iyi bir çalışma. Muhteşem Yüzyıl gibi, çok kaliteli bazı sahnelerin dışında kalan bölümlerinin çok sıkıcı olması gibi bir durumu da yok. Bilakis aksiyon sahnelerinin dışındaki sahneler de gayet dolu.


Zaten dizinin başındaki ''Bu dizinin yapımındaki ilham kaynağı tarihimizdir.'' yazısı dizinin neye benzeyeceği hakkında bir mesaj vermişti bana. Sonunda kendi tarihinden utanan ve onu aşağılayan insanlar yerine, tarihine hak ettiği değeri ve saygıyı gösteren insanlar da ellerine kamerayı aldılar.


Tabi Muhteşem Yüzyıl'daki gibi anormal derecede salakça ve mantıksızca entrikalar dönmediği için koca karı dizisi tadında olmadığı aşikar ve bu nedenle de gününü İspanyol ve Brezilya dizileri ile kadın programı izleyerek geçiren o malum kitleyi ne kadar ekrana çeker bilmem. Ama hayatta Brezilya kırması, Amerikan çakması entrikalardan ve ''şu kadar evim, şu kadar arabam, şu kadar mal varlığım var, benimle evlenecek satılık kadın arıyorum'' tarzı kadın programlarından olduğuna inananlar ve tarihine küfredenlere nefret duyanlar için harika bir dizi olduğunu söylemem şart.


Lakin Muhteşem Yüzyıl'ı izleyen laik teyzeler ve ilerici kaydın aydın amcaların bu diziyi izleyeceklerine de pek olanak veresim gelmiyor. Çünkü ellerine ''bak işte görün Osmanlı'yı anasını satayım'' tarzı bir malzeme geçmeyecekse, o kesim bu tür şeyleri asla izlemez. Buradan o yobaz insanlarımıza selamlar çakıyor ve diyorum ki; ''Ayh alemsiniz cınıımm yhaaa :) :-)''


Film ve dizilerin insanların, bilhassa da insanlarımızın üzerinde ne kadar büyük etkiye sahip olduğunu göz önüne alırsak, bu gibi dizilerin ve filmlerin çoğalması şart. Avrupalılar ve Amerikalılar, maziye baktıklarında utandıkları tarihlerini, dünyaya pazarladıkları film ve dizilerle özenilecek ve takdir edilecek hale getirdiler yıllarca. Biz de bu dizi ve filmlerle büyüdüğümüz için, adamların eskiden de şuan olduğu gibi büyük olduklarına inandık yıllarca. Biz bin yıldan fazla süredir hamamları kullanırken, hayatlarında yalnızca bir kez doğduktan sonra vaftiz suyuyla yıkanan ve sokağa pisleyen insanlar; filmler ve dizilerle göklere çıktı, biz ise gurur duymamız gereken tarihimizden utanır hale getirildik.


Diziye dönersek eğer..
Bazı ufak tefek hatalar var elbet dizide, yok değil. Mesela kadınların biraz daha kapalı olması gerekirdi. Fakat maalesef ki biz bugünün kafa yapısını pek aşamıyoruz dizi ve filmlerde. Tamam en azından Muhteşem Yüzyıl'daki gibi Victoria Secret mankeni misali ortalıkta gezinen cıbıldak avratlar yok elbette, lakin tam olarak gerçeğe uygun olmadığını söylemem lazım. Ama bu hataların da zamanla aşılacağına inanıyorum ben. Bunlar art niyetli hatalar değil.


Tavsiyem odur ki; ben beğendim, siz de izleyin. Bu tür dizi ve filmlere, en azından Holywood film ve dizileri kadar değer vermeliyiz. Umuyorum ki, işin sahipleri de reklamını iyi yaparlar. Çünkü reklam bu işin neredeyse her şeyi. Umarım hak ettikleri reytingi ve popülerliği yakalarlar. Ve yine umarım ki bize tarihimizi biraz olsun öğretecek, bize ilham verecek ve unuttuğumuz birçok şeyi hatırlatacak dizi ve filmler yapılmaya devam eder.


Çünkü bizim, yıllarca bize soytarı ve dolandırıcı olarak gösterilen ve korktuğumuz şeyh kelimesine ve anlamına ve diğer cümle İslami terimlere ve ibadetlere tekrardan alışmamız ancak bu şekilde mümkün olabilir. Film ve dizilerle dayatılan o algıları, film ve dizilerle yıkabiliriz.


Cümleten selamlar, saygılar..