15 Mayıs 2012 Salı

BİLİNÇALTI MEYDAN MUHAREBESİ VOLUME II


Selam panpa.
Hadi kaldığımız yerden devam edelim.


Geçen yazıda bizlere izletilen şeyler üzerinde durmuştum, şimdi bizlere haberimiz olmadan izletilen ve bilinçaltımızı etki altına almak için yapılanları anlatmaya çalışacaz.


Yazının birinci bölümünde, toplumları kültürlerinden uzaklaştırmak için medyayı nasıl kullandıklarını anlatmıştım. Diziler ve filmlerle ihanet, cinsellik gibi konular inanılmaz derecede sık işlenmeye başladı. Neredeyse tüm dizilerde cinsellik tamamen birinci sırada, senaryolar tamamen cinsellik üzerine kurulu ve geri kalan olaylar bu ana fikir etrafında şekilleniyor sadece.


Tüm yakışıklı, güzel ve popüler oyuncuları kullanarak cinselliği ön planda tutuyorlar. Bu oyuncuların hayranları da hiçbir kusur bulmadan, dizileri izlemeye devam ediyor. Herife '' bak böle böle mesajlar veriliyo dizide ''  de,  başrol oyuncusu kendisiymişçesine karşı çıkıyor,  hayranı olduğu oyuncuyu hararetli bir şekilde savunmaya başlıyor anasını satayım. Kraldan çok kralcı olmak bu işte.


Bu yazıda dizilerin ve filmlerin senaryoları değil, televizyon sahiplerinin kendi istekleri ve direktifleri doğrultusunda yayınlanan her reklam, film ve dizide, kısaca televizyonun açık olduğu her saniyede veridikleri bilinçaltı (Subliminal) mesajlarını konuşacaz.

malum, illluminati oyun kartlarından bi tanesiydi bu konu

Öncelikle bazılarınız bilmiyor olabilir, nedir bu subliminal yani bilinçaltı mesajı?

Adı üstünde aslında  ''bilinçaltı'. Yani senin istediğin dışında geliştiği çok aşikar bir kere. Çok duymuşsunuzdur  ''hastalık aslında bilinçaltında''  veya  ''bu kötü olayı bilinçaltından çıkarmak lazım''  gibi laflar.


Mesela kendimden bir örnek vererek devam edeyim ; 

Küçükken, daha 7-8 yaşlarımda, bayram gelmişti ve bayram balonu denilen, diğerlerine göre biraz daha kalın ve yuvarlak olan balonlardan almıştım. Çocuklar ellerinde balon sallamaktan da ne haz alırlar hiç de anlamam ama, ben de yapardım bu işi yani ehehe. Neyse, balonu tam da burnumun dibinde sallıyodum bi aşağı bi yukarı, sonra nasıl oldu hala bilmem, balon kardeş birden patladı. Bildiğin ödüm bokuma karıştı.

Ve o balon burnumun dibinde patladığı için, o gün bugündür korkarım balondan. Şaka yapmıyom lan valla korkarım. Hani biri elinde bir balonla gelsin yemin ederim Usain Bolt 'la yarışa tutuşurum.

ben mi abi?
Balondan hala korkmamın sebebi ciğersiz, bu korkunun benim bilinçaltıma işlemiş olması. Bilinçaltı dediğin yeri sen kontrol edemezsin. Bilincin bilinçaltına söz geçiremez.

Yani bilinçaltına birşey işlenirse, bu olay genellikle ölene kadar sürer. Bilinçaltımız herşeyi adeta bir hard disk gibi kaydeder. Ve süreklidir.


Ve davranışlarımızı, kişiliğimizi, hal ve hareketlerimizi çok büyük ölçüde etkileme gücüne sahiptir. Hatta düşüncelerimizi..

Ve,
Bilinçaltı mesajı, kişinin o anda farketmediği fakat beyni ve bilinçaltı algılama ögeleri tarafından algılanan mesajlardır.


Sen bunu gözünle göremez, kulağınla duyamazsın, fakat beyninle algılar ve bilinçaltına gönderirsin. Nohut kadar da olsa o kafanda duran beyin var ya hani, işte o beyin gözün ve kulağın temas ettiği hiçbir şeyi atlamaz arkadaşım, yani beynin bile senin kadar öküz değil lan. Sen her baktığını görmezden, her kulağına geleni duymamazlıktan gelirken, beynin bunları atlamıyor. İşte bu yüzden sana acıyorum arkadaşım. Sana gösterilen hiçbir şeye inanmayan, her şeye tesadüf gözüyle bakan ve altında tek bir kötü emel aramayan güdümlü koyun arkadaşım, sana acıyorum..


Neyse, şimdi şu olaya bir bakalım ;

İşin teknik kısımlarıyla ilgili açıklama yazıları ve videolar gösterecem zaten, o yüzden bu küçük girizgahtan sonra lafı fazla dolandırmadan konuya girmek istiyorum.

Destur var mı?
Haydi Bismillahh..

Bakınız öncelikle şu olaydan bahsedeyim ki işin ciddiyetini kavrayabilesiniz ;

1859 yılında Alman bir bilim adamı takistoskop adında bir cihaz yapıyor. Bu cihaz görsel veya işitsel şekilde, ve saniyenin yarısı kadar bir sürede mesajlar verebiliyor.


BBC 1920'lerde ilk radyo yayınına başladığı zamanlarda, halk bu olayı hiç sevmiyor, hatta kimileri  ''şeytanın sesi'' gibi yakıştırmalar yapıyor. Ve BBC amcamız da bu  düşünceleri değiştirmek için ilk defa bilinçaltı mesaj yöntemini hayat geçiriyor. Radyo yayınları sırasında, arka planda ve insanların duyamayacağı kadar hızlı bir şekilde  ''radyo iyidir, radyo dinleyin'' gibi şeyler söylenmeye başlanıyor. Ve işe yarıyor. Sonuç; al sana milyarlarca radyo kanalı..


Sonra Amerikalı bir yazar bu olaydan kıllanıyor ve araştırmaya başlıyor, araştırmasının sonunda bilinçaltı mesajların insanların düşüncelerini etkilediğini keşfediyor ve bu konuda bir kitap yazıyor. Ama, Amerika'da da öküz soyundan gelme insancıklar çook fazla olduğu için kimse bu adamı tınlamıyor. Ama abimiz psikopat. Azmetti, ispatlayacak..


1958 yılında bir deney yapmaya karar veriyor bizim bu psikopat abi, bir sinema salonuna gidiyor ve takistoskop denilen bu aleti her filmin makarasında kullanıyor. Saniyenin 3000 de 1' i kadar bi hızda  ''aç mısın?''  ve  ''popcorn ye''  gibi yazılar çıkıyor her 5 saniyede bir. Tabi kimse çakmıyor bu kadar hızlı olduğu için..

İşte o filmden bir kare

İşte bu mesajlar sürekli, insanların görmeyeceği şekilde dönüyor filmde.

Sonuç mu?

Popcorn satışalrı  %57,8  oranında artıyor.
İşe yarıyormuş di mi..

Şimdi biz gelelim medyada maruz kaldığımız bilinçaltı mesajlarına. Biraz deney gibi bir şey olacak bu ;


Şimdi sana şurada subliminal mesaj var arkadaşım desem, iki saat ararsın, ama bulabileceğini sanmıyorum, ben bile bulamadım şahsen burada.

Fakat, resmi yaklaştırdığımızda ;


Bu da yeterli değil sanırım ;


Hadi biraz daha hehe ;


İşte olay bu babacım. Sanırım bi daha yakınlaştır falan demezsin artıkın. Kelebeğin kafası tamamen çıplak kadınlardan oluşuyor.


Bir Disney çizgifilmi. Özellikle çizgifilmlerde de bulunuyor bu mesajlar. Burada birşey görememiş olabilirsiniz.


Sanırım şimdi daha açık panpa.


İşte çocukluğumuzun çizgi filmi Aslan Kral. Lan az mı seyrederdim bunu be, sabah erkenden kalkıp, çişimi yapar sonra hemen Aslan Kral'a.
Daha belirgin..

Şimdi doğal olarak siz büyük resme baktınız ve ilk seferde bunu farketmediniz. Adama veya kadına değil, adamın gölgesine dikkat edin..


Coca Cola dediğimiz şu şerefsizliğin simgesi olan marka. Ve bu markanın reklamına bir bakalım. Bok yiyesicelerin yaptıkları buzun üzerine dikkat edin, zaten sağdaki resim yuvarlak içine almış.


Sıkça görebileceğiniz bir resim. Özellikle S ve EX yazıları yanyana getirilmiş gördüğün üzere.


Bir diş macunu reklamı. Ve macunun çıkardığı şekle dikkatli bakarsanız, öpüşmek üzere olan bir kadın ve erkeği görürsünüz ciğerler.


Yine bir Disney çizgifilmi. Ve ortadaki şeyin ne olduğunu söylememe gerenk yok di mi..
İlginç bi nikah şahidi hehe.


Bir ara çok çıkardı bu reklam. Ve ben de  ''la bu niye 30 saniyede bir çıkıyo '' derdim kendi kendime.
Durdurmadan fark edilmesi neredeyse imkansız.


Bi de şu açıdan bakınca anladım neden bu kadar sık çıktığını...


Yine bir SEX yazısı..

Ulan yuh dedim bunu görünce. Kağıt paranın üzerinde SEX yazısı..
Olum lan, öffff..

Ortaya karışık koyuyorum, milyonlarcası var zaten nette.














bi daha bi daha
penguen dergisi




Türkiye ' de yayınlanan ilk çizgi film bu. Ve başlangıç jeneriğinde, bir velet resmen caminin üzerine işiyor.






Bu da nasıl bir kafa biçimidir anasını satayım ya. Tövbe tövbee..


Yokun artıkın yaa, yaba daba duuuuu..



Ve daha binlerce, milyonlarca bilinçaltı mesajı.. Neredeyse tüm reklamlarda, dizilerde, filmlerde ve özellikle çizgifilmlerde bu şekilde mesajlar var ciğersiz. Peki özellikle çizgi filmlere konulmasının nedeni ne?

Çünkü çocuklar çok küçük yaştan itibaren çizgi film izlemeye başlıyor, ve adeta bir kayıt cihazı gibi olan çocuk beyni, tüm bunları alıyor ve saklıyor. Ondan sonra da tüm davranışları, düşünceleri buna göre şekilleniyor çocukların.


Bakın tüm bunlar sebebiyle ergenlik yaşı  9 ve daha altına  düşmüş. Ve cinsellik yaşı da ve altına.

Bununla ilgili;

1. http://www.formsante.com.tr/saglik/401-ergenlik-yasi-9-cinsellik-yasi-14-e-dustu-ne-yapacagiz-bu-cocuklarla-.html

2. http://www.endokrinoloji.com/erkenergenlik.html

3. http://www.hthayat.com/cocuklu-hayat/cocuk/kilometre-taslari/haber/661240-ergenlik-yasi-kuculuyor-mu

4. http://www.haber7.com/haber/20090210/Ergenlik-yasi-sekize-kadar-dustu.php

5. http://www.sportmeniz.biz/archive.php?kid=73

6. http://www.seninle.com.tr/rehber/cocuk/1017-ergenlik-yasi-dustu-mu.html

7. http://www.hastane.com.tr/saglik/anneler-dikkat-ergenlik-yasi-dustu.html

8. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-ergenlik-yasi-dustu-mu-1-11-31443.html

9. http://www.annerehberim.com/kizlarda-ergenlik-yasi-dusuyor-545.html

10. http://forum.shiftdelete.net/gundem-dunya-turkiye/25892-ergenlik-yasi-6ya-dusecek.html


Biraz araştırırsanız, bunun gibi yüzlerce haber bulabilirsiniz.

Şimdi anladın mı, bu bilinçaltı mesajları neden veriliyor?

Şimdi anladın mı, bu mesajlar neden özellikle çizgi filmlerde var?

Neden özellikle çocuklar için yapılıyor?


Bu şekilde bir taşla kuş katliamı yapıyorlar arkadaşım. Hem senin kültürünü yozlaştırıyorlar, hem ahlak değerlerini sarsıyorlar, hem de erken ergenliğe girerek ölümcül hastalıklar taşımana neden oluyorlar. Bu heriflerin nüfus azaltmak için çalıştıklarını 58512563 kere söyledim, yine tekrarlıyorum, ve bunlarla da kanıtlıyorum sana. Bir toplumun tüm değerlerini elinden alırsan, o toplum köle toplumu olur. Zira emperyalizm denilen şey sadece insanların cebini sömürmez, cebini sömürmesi için önce beyinlerini sömürür. Ve o kadar iyi yapar ki bu işi, tüm kültür ve ahlak değerlerini reddedip ''kahrolsun emperyalizm, kapitalizm'' çığlıkları atan nesiller yetişir.


Ama tabi güdülmeye hazırlanmış koyunlara bunlardan bahsedince asla oralı olmazlar, çünkü bu bilinçaltı mesajlarını öyle iyi almış ve kendine uyarlamış ki beyinleri, buna asla inanmazlar arkadaşım. Onlar bu dünyayı  ''ye,iç, sıç, yat ve sex yap ''  mantığıyla yaşıyorlar çünkü. Başka hiçbir şey önemli değil o öküzbaşlı antiloplar için. İşte öylelerini gördüğünüz yerde dışlayın anasını satayım.


Bakın bu bilnçaltı mesajları ile ilgili Amerika 'da yaşayan ünlü bir iş adamı neler diyor ;


Koskoca iş adamları bile bunları fark edip milleti uyandırmaya çalışıyor, sen hala  '' şu kızı nası tavlayacağuk abu yaa sen bülüsün, bi tahtih ver beyaaa hahahaha :):):):)''  de.

Şu videoda ise gerekli açıklamaları bulabilirsiniz, konu hakkında bir sürü uzman açıklama yapıyor ;


Herhangi bir yolla insanlara bilinçaltı mesaj vermek, başta Amerika ve İngiltere olmak üzere, dünyada tam 55 ülkede yasaklanmış. Çünkü bilinçaltı mesajlarının kişinin algısını yönlendirdiği saptanmış ciğersiz.

Hakkında bir yasa çıkarılacak kadar önemli bir konu zira.


Bu da  Deşifre programı. Bu programda da oldukça kapsamlı bir şekilde ele alınmış konu. Ne kadar etkili olduğunu örnekleriyle ve açıklamalarıyla anlatıyorlar.


Çizgifilmleri deşifre etmiş, bir araştırmacı - gazeteci abimiz daha. Bu abimiz de baya bi uğraşmış konu hakkında, ve güzel saptamaları var.


Bu video da yine çok iyi saptamaların ve açıklamaların olduğu bir video. Reklamlar nasıl yapılır ve kişiyi ürüne çekme hileleri falan anlatılıyor. Oldukça güzel bir video.

İnternette bu konuyla ilgili çok araştırma yazıları ve videolar var.
Tabi öğrenmek isteyene..


Bizim istediğimiz dışında bize dayatılan şeylerden haberdar olmamız lazım bence. Verdiğin kararları neden verdiğini hiç sorguladın mı?

Hiç ben böyle olsun istemedim ama bir şey beni buna itti dediğin olmadı mı?

Hiç aslında yapmak istemediğin şeyleri yaptığını fark etmedin mi?

Eğer bunların hiçbirini yaşamadıysan, kendini ve etrafını bir kez bile sorgulamadıysan, üzgünüm ama sen gerçekten de sen, insan formuna bürünmüş bir asalaksın arkadaşım. Asalaksın çünkü, içinde bulunduğun dünyadan hep alıyorsun, hiç vermek aklına gelmiyor. Hep tüketiyorsun, üretmek aklının ucundan bile geçmiyor. Tıpkı virüs gibi yani.


Şunu hatırlatıp bitirmek istiyorum ;

''Bizler tüketiciyiz. Tutkulu bir yaşam tarzının yan ürünleriyiz. Cinayet, suç, fakirlik bunlar beni ilgilendirmiyor. Benim için önemli olan magazin dergileri, 500 kanallı televizyon ve iç çamaşırımda kimin adının yazdığı.. '' 


İşte bu, sizin görüşünüz.

Kendi kararlarınızı kendiniz vermeniz dileğiyle...